Saussure, Durkheim’ın toplum teorisinden faydalanarak dilin toplumsal bir olgu olduğuna dikkat çekmiştir. Saussure’a göre dil bireylerin iradelerinden bağımsızdır. Böylece dil mevcut bir yapıyı ifade eden toplumsal sistem içinde değerlendirilir. Lévi-Strauss, toplumsal düzeyde farklı sistemlerin ve kültürlerin birbirleriyle üstünlük açısından karşılaştırılamayacağı görüşünü öne sürer. Althusser’in iddiası ise modern devletlerin toplumsal düzeydeki ilişkileri çoklu aygıtlarla düzenlediğidir. Post-yapısalcılara gelindiğinde artık toplumun bir ağ gibi çoklu ilişkilerden oluştuğu iddiası yaygınlık kazanır.
Saussure pointed out by deriving benefit from Durkheim’s social theory that language is a social phenomenon. According to Saussure language does not based upon individualistic will. This approaches led to the thought of “structure” present in a society. Lévi-Strauss flourished the thought saying different cultures can not be compared with each other considering one’s superiority. Althusser argued that contemporary states organise social relations in a society with multipal devices. When post-structuralists started to argue the thesis it was accepted more common that social relations happens on micro-organisations in a society. In conclusion society is thought that multiple relations constitute the whole society.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Temmuz 2014 |
Gönderilme Tarihi | 23 Temmuz 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 8 Sayı: 2 |
Akademik İncelemeler Dergisi (AID) bilginin paylaşımı için Açık Erişim Politikasına uymaktadır.