Kitabın konusunun ve yaklaşımının anlatıldığı giriş (s.7–19) kitabın ana fikrinin anlaşılması açısından oldukça açıklayıcı. Yazar, siyaset teorisinin günümüzde siyaset biliminin genel ilke ve esaslarına göre yeniden yorumlanmak istendiğini belirtmekte ve bu çerçevede 1950’lerde ortaya çıkmış olan, 1970‘lerden sonra hızlanan, davranışsal devrimin bilimselliğinin önemli dayanaklarından bir tanesini oluşturan pozitivist anlayışın, davranışsalcılığı bilimsellikten uzaklaştırdığı konusunda bazı düşünüş biçimlerinin ortaya çıktığını söylemektedir. Bu ortaya çıkan yeni anlayışın amacının siyaset felsefesini, siyaset biliminden ayırmak olduğunu belirterek bunun iki unsur çerçevesinde işlediğini söyler: a) bilimin niteliği ve felsefeyle ilişkisi, b) siyaset biliminin konusu ve amacı. Bu iki unsuru tamamlayıcı üçüncü bir çabayı ise “davranışsalcı devrim sonrasında siyaset bilimi anlayışını, belli bir tarih perspektifine oturtarak (ki bu tarih perspektifi Antik Yunan’a dayanmaktadır) haklı göstermek isteği” olarak belirtir. Ancak siyaset felsefesi-siyaset bilimi ilişkisinin yeterli derecede aydınlığa kavuşturulamamış olması ister istemez okuyucunun kafasında bazı soru işaretlerine neden olabilmektedir. Ayrıca sık sık dile getirilen “değerler” ve “simgeler sistemi” gibi kavramlar açıklayıcılıktan uzak kalmaktadır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Eylül 2014 |
Gönderilme Tarihi | 29 Eylül 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 1 Sayı: 1 |
Akademik İncelemeler Dergisi (AID) bilginin paylaşımı için Açık Erişim Politikasına uymaktadır.