‘Social reality’ is constructed through as if ’s and attributions that even though it does not have a consistent integrity, we find reasons to make ourselves believe in its functionality. It is assumed that there is a meaning, trueness behind the Law of social reality because from the beginning it is already believed necessary. However, social reality is constructed on the impossibility of its consistent and rational integrity. In order to serve us to ignore this fact, ideology, as a believed set of ideas, leads us through its mystification. The function of ideology is to offer us an escape strategy from the trauma of the impossibility of social reality. Thus, the meaninglessness and irrationality of reality is ignored. For this reason, the problem is not ideologies, but the reality ideology. With the same token, ideological identity proceeds through a fetishized enemy figure in order to mask the gap in the identity and its impossibility. Whereas, subject who applies power over self has the potential of rejection, in other words there is the condition of freedom. Hence, they can unleash themselves from reality and change it. Art too affirms the reality ideology by reproducing the hierarchic dualities that form ideologies. Even though they have the intention of legitimizing their identities through their ideological perspective, the representational examples of contemporary art that are analyzed here, actually give away that the hierarchic dualities, which are constructed in order to fill the gap of impossibility of identities, are in fact fantasies, fictions. Moreover, they unwittingly confess the fact that reality ideology is actually constructed as an escape strategy from the lack. For this reason the reality ideology that art pursues is actually lacking.
Tutarlı bir bütünlüğe sahip olmadığı halde işlevsel olduğuna kendimizi inandırmak için gerekçeler bulduğumuz ‘toplumsal gerçeklik’, sanki’ler ve atıflar üzerinden kurgulanmıştır. Gerekli görüldüğüne daha baştan inanıldığı için toplumsal gerçekliğin Yasa’sının ardında bir doğruluk, bir anlam olduğu varsayılır. Halbuki, toplumsal gerçeklik, tutarlı, rasyonel bir bütünlük olabilme imkânsızlığı üzerine kurgulanmıştır. Bunu göz ardı etmemize hizmet etmesi için inanılmış bir fikirler dizisi olan ideoloji, mistifikasyonu ile bizi yönlendirir. İdeolojinin işlevi, toplumsal gerçekliğin imkânsız bir girişim olması travmasından bize kaçış stratejisi sunmaktır. Böylece gerçekliğin anlamsız, irrasyonel oluşu göz ardı edilir. Bu nedenle mesele ideolojiler değil, gerçeklik ideolojisidir. Aynı şekilde ideolojik kimlik de kimliğinin imkânsızlığını, kimliğindeki boşluğu maskelemek için fetişleştirilmiş bir düşman figürü üzerinden yürür. Halbuki kendi üzerinde iktidar kurabilen öznede potansiyel bir reddetme, yani özgür olma koşulu vardır. O halde, bu gerçeklikten bağlarını koparabilir ve onu değiştirebilir. Sanat da, ideolojileri oluşturan hiyerarşik ikilikleri yeniden üreterek gerçeklik ideolojisini olumlar. Burada incelenen güncel sanatın temsilî örnekleri her ne kadar kendi ideolojik bakışları üzerinden kendi kimliklerini meşrulaştırma niyetinde olsalar da aslında kimliğin imkânsızlığının boşluğunu doldurmak için kurgulanan hiyerarşik ikiliklerin birer fantezi, kurgu olduğunu ele verir. Dahası gerçeklik ideolojisinin aslında yokluktan –hiçlikten- kaçış stratejisi kapsamında kurgulandığını farkında olmadan itiraf eder. Bu nedenle sanatın takip ettiği gerçeklik ideolojisi aslında yoktur.
İdeoloji gerçeklik ideolojisi kimlik fantezisi iktidar sanat
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Bileşik Sanatlar |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ocak 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 1 Sayı: 1 |