30.065.000 km2’lik bir alana sahip olan Afrika kıtası; Avrupa kıtasını, ABD’yi ve Çin’i içine alabilecek bir büyüklüğe sa-hiptir. Avrupa ülkelerinin kralları tarafından desteklenen seyyahların başlattığı keşiflerin izlerini, Afrika kıtasına ülkelerinin kiliseleri tarafından gönderilen misyonerlerin faaliyetleri takip etmiştir. Bu kıtaya gönderilen/giden misyonerleri sömürgeci Avrupa ülkelerinin askerleri izlemiş sonuçta yüz yıl süren bir zaman diliminde tüm Afrika kıtası işgal edilmiştir. Sömürge devletleri işgal ettikleri yerlerde yaşayan toplumlar için iyilik yaptıklarını düşünüyorlardı. Misyonerlik, sömürge yönetimleri ve medeniyet Batılı toplumlardan her bakımdan “geri” kalmış olan Afrika kıtasına yüksek bir yaşam standardı ve yönetim kalitesi götüreceğine inanıyordu. Bu alanda çalışan bazı bilim insanları ve araştırmacılar sömürge yönetimlerinin Afrika’yı işgal etmelerini kıtayı kurtarmak için gerçekleştirilen “insancıl” ve “hayırsever” bir müdahale olarak görmüşlerdir. Günü-müzde bazı bilim insanları ve araştırmacılar misyonerlerin kaşif, tüccar ve askerler kadar sömürgeci güçlerin bir parçası olduklarını iddia etmektedirler. Aynı şekilde, sömürge yönetimleri arasında kurulan ilişki ve işbirliğinin tesadüfi ve kasıt-sız olduğu kabul edilmektedir. Bu işbirliğinin tesadüfi olmaktan öte bilakis birbirini destekleyen, birbirinin önünü açan bir ilişki biçimi olduğu ortaya çıkmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 1 Issue: 1 |
Article acceptance continues forupcoming 2024 issues.