Türkiye’de henüz yeteri kadar tanınmasa da, Aimé Césaire, yirminci yüzyılın önde gelen yazar, şair ve düşünürlerinden biri olarak kabul edilir. Sömürgecilik sonrası gelişen post-kolonyal literatürün, onun or-taya koymuş olduğu söylemleri, tartışmaları, tiyatro piyesleri ve denemeleri çerçevesinde şekillenmeye başladığı söylenebilir. Kendisine kıyasla daha çok tanınan Yeryüzünün Lanetlileri ve Siyah Deri Beyaz Maskeler gibi derin yankı uyandıran kitapların yazarı Frantz Fanon, onun öğrencisi olmuş önemli düşü-nürlerdendir. Günümüzde bile hâlâ tartışma platformlarında güncelliğini koruyan çok sayıda önemli te-mel konuları onlarca yıl önce ilk kez eserlerine konu edinen ve açıkça dile getiren Aimé Césaire’dır. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, oryantalist söylemin eleştirisi ve Batı dışı modernlik tartışmaları ile sosyal bilimlerin Avrupamerkezci temellerinin sorgulanması gibi daha nice temel konuyu kaleme al-dığı eserlerinde cesurca işlemeyi becerilmiş fikir ustasıdır.
Edward Said’in de şarkıyâtçılık konusunda bir vesileyle ifade ettiği gibi, Sömürgecilik Üzerine Söylev adlı yapıtında Aimé Césaire, oryantalizm ve kolonyalizm eleştirisini çok önceden başlatmış ve bu alanda yapılan çalışmalara kaynaklık etmiştir. Bununla birlikte, sadece bir düşünce ve fikir ustası değil aynı zamanda altmış yıla yakın bir zaman zarfında Martinik’in başkenti Fort-de-France’ı yöneten bir si-yasetçidir. Bu yönüyle, kendi köklerine ilişkin yerelde kalan sorunları, düşünceleri vasıtasıyla ve siyasi kimliğini de ön planda tutarak evrenselleştirmiş ve İkinci Dünya Savaş’ından sonra Martinik’in sömürge konumundan Fransa’nın deniz aşırı il statüsüne geçmesinde etkin bir rol oynamıştır.
Cesaire, Fransız sömürgesi olan Martinik’te doğmuştur. Martinik, Karayip Adaları’nda olmasıyla bir yö-nüyle Orta Amerika’lı diğer yönüyle Afrika’lı küçük bir deniz ülkesi konumundadır. Birçok Latin Amerika ülkesi ve Afrika ülkeleri gibi Fransız sömürgesine maruz kalmış olması bakımından ortak bir yönü de vardır. Bu bakımdan, Aimé, kendi ülkesinde doğmuş olmasına ve yaşamasına rağmen yerli kültürden ziyade Fransız kültürüyle büyümüştür. Fransız kültürüyle yetişmiş biri olarak Paris’e yüksek eğitim tah-sili için gittiğinde aldığı eleştirel eğitim sayesinde kendi köklerinin bilincine varmış ve düşüncelerini sömürge karşıtlığı ve siyahi insanların savunuculuğunu üstlenme üzerinden yeniden konumlandırmıştır. Bu amaçla, hem kendi düşüncelerinin evrimini gösteren hem de tüm sömürge coğrafyalarındaki mağ-dur ve mazlumların sözcüsü konumunda olan iki önemli deneme kaleme almıştır. Bunlardan biri, Sö-mürgecilik Üzerine Söylev adlı denemesi, diğeri ise Siyahilik Üzerine Söylev adlı eseridir. Her iki eserde de temelde, köleliğe, sömürü düzenine, emperyalizme, küresel olguların tahribatına karşı bir yeniden konumlanma, bir karşı duruş ve daha ziyade uyanış ve bilinçlenme söz konusudur.
Batıdan aldığı eleştirel eğitim sayesinde motive olan Cesaire, bu yönüyle Batının hem içinde hem de dışında yer alan bir sınır münevveri olarak, Batıyı yine kendi değerlerinden biri olan evrensel hümaniz-masıyla eleştirmiştir.
Césaire’ın Sömürgecilik Üzerine Söylev adlı denemesi, Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşı sonrası hali üze-rine bir durum saptamasıyla başlar. Aimé, çalışmasının daha ilk satırlarında, “Batı kendi yarattığı prob-lemleri çözmekten acizdir” der. Sömürgecilik Üzerine Söylev adlı yapıt, sömürgecilik bağlamında üreti-len tüm sorunları ön plana koyarak merkeze yerleştiren ve sömürge karşıtlığını derinlemesine irdeleyen bir manifesto niteliğinde anahtar metinlerden biridir. Sömürgeciliğin sömürülen üzerindeki, daha ziyade sömürülenin tarihi, kültürü, medeniyeti ve değerleri üzerindeki uzun soluklu menfi etkisini etraflıca ince-lemektedir. Bir yönüyle antikolonyalist diğer yönüyle siyahilerin üstün bir ırk olduğu (négritude), bir başka deyişle en azından beyazlar kadar insan olduğu fikrine inanmış bir dava insanı olarak Césaire, söz konusu eserinde Afrika halklarının geçmişte sayısız başarılara imza atmış bir medeniyet olduğunu, siyahi insanların savunuculuğu ve sözcülüğüne üstlenerek, etraflıca anlatmaya çalışır. Diğer yönüyle ise, sömürgeci güçlerin kendilerine göre sözde ilkel toplumları medenileştirme ve ehlileştirme misyon-larının tam anlamıyla bir sis perdesi olduğunu ve ürettikleri tüm sorunların sadece üzerini örttüklerini kanıtlamaya çalışır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Kitap İnceleme |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 2 Issue: 1 |
Article acceptance continues forupcoming 2024 issues.