ÖZ
Oral kanserlerin görülme sıklığı tüm dünyada artış göstermektedir. Dünyada en sık görülen altıncı kanser olup, baş ve boyun bölgesinde larinks kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türüdür. Hastayı hekime getiren uyarı işaretlerinden ağrı, ağız kanserlerinde görülen ana semptomlardan biri olmasına rağmen ne yazık ki genellikle lezyonlar ciddi boyuta ulaştıktan sonra hissedilir. Bu yüzden erken tanı hastalığın prognozu açısından oldukça önemlidir. Biyopsi, hastalığın erken teşhisinde altın standart kabul edilse de son yıllarda gelişen moleküler klinik teşhis yöntemleri dikkatleri tükürüğün üzerine çekmiştir. Tükürüğün, klinik ve translasyonel uygulamalar için potansiyel biyobelirteç olabilecek çeşitli metabolitler içermesi ve non-invaziv bir yöntem olması kanser teşhisinde ‘’kan yerine tükürük tercih edilebilir mi? sorusunu akla getirmektedir. Tükürük tanı amacıyla ilk kez 1986 yılında Jenzano ve arkadaşları tarafından uzak tümörleri taramak için kullanıldı. Sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda da çeşitli maligniteler ve sistemik hastalıklar için tükürükteki spesifik biyobelirteçlerin arayışı başladı. Biz de bu derlemede güncel literatür ışığında ulaşılması kolay ve özel çözünebilir belirteçlerden (markerlardan) zengin olan tükürüğün oral kanserlerin erken teşhisindeki rolünden bahsettik.
Anahtar Sözcükler: Biyobelirteç, Oral kanser, Skuamöz hücreli karsinom, Tükürük
ABSTRACT
The incidence of oral cancers is increasing all over the world. It is the 6th most common cancer in the world and is the second most common cancer in the head and neck region after laryngeal cancer. Although pain, one of the warning signs that brings the patient to the physician, is one of the main symptoms seen in oral cancers, unfortunately it’s usually felt after the lesions reach a serious size. Early diagnosis is very important for the prognosis of the disease. Although biopsy is considered the gold standard in the early diagnosis of the disease, molecular clinicaldiagnostic methods developed in recent years have attracted attention to saliva. Given the fact saliva is a non-invasive method and contains various metabolites that can be potential biomarkers for clinical and translational applications, raises a question ‘’ Can saliva be preferred over blood ?’’.Saliva was first used for diagnostic purposes in 1986 by Jenzano et al. to screen distant tumors. In subsequent studies, the search for specific biomarkers in saliva began for various malignancies and systemic diseases In this review, we refer to the role of saliva, which is easy to access and rich in soluble markers in the early diagnosis of oral cancers in the light of current literature.
Key Words: Biomarker, Oral cancer, Saliva, Squamous cell carcinoma
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Clinical Sciences |
Journal Section | Reviews |
Authors | |
Early Pub Date | April 24, 2022 |
Publication Date | May 1, 2022 |
Submission Date | November 13, 2020 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 8 Issue: 2 |