Abstract
Objective:Gastric cancer is most commonly seen in patients over 50 years old and its prognosis is poor. Surgical treatments are leading treatment methods of gastric cancers.
These tumors are classified as operable, resectable, inoperable and nonresectable regarding their surgical evaluation. Tumor markers play a role, particularly for
prognosis and follow-ups. In some instances, it is only understood that patients were actually inoperable or nonresectable during surgeries.
Methods:A retrospective investigation was performed of 80 patients who were Clinically diagnosed with operable gastric cancer and underwent surgery in our clinic.
Patients’ birth dates, genders and past medical histories of neoadjuvant therapy were recorded. Localizations of tumors inside stomach were determined endoscopically and
radiologically. Localizations were classified into three categories: proximal, middle and distal.
Results:There were 80 patients who were included in the study and they were reviewed retrospectively. 20 of them were females and remaining 60 patients were males. Mean
value of patients' ages were determined as 61,21 (± 12,37). 28 of patients were treated surgically following a neoadjuvant therapy and other 52 patients did not receive a
neoadjuvant therapy prior to surgeries.
Conclusion: There was no significant relationship between CEA and CA19-9 levels and the appropriate treatment options, operability or unresectability of gastric cancer
patients.However, CA19-9 levels might be more worthwhile for that purpose. It was hought that our study might be related to the retrospective and small number of
patients. In addition, CA19-9 levels may be more valuable for this purpose in a study with a higher patient population.
Key words: Gastric cancer, Operability, Tumor markers, CEA, CA19-9
Öz
Giriş/Amaç:Mide kanseri en sık 50 yaşın üzerindeki hastalarda görülür ve prognozu
kötüdür. Cerrahi tedaviler mide kanserinin önde gelen tedavi yöntemleridir. Bu tümörler
cerrahi değerlendirmelerine göre operabl, rezektabl, inoperabl ve anrezektabl olarak
sınıflandırılır. Tümör belirteçleri özellikle prognoz ve takiplerde rol oynar.
Gereç ve Yöntemler:Kliniğimizde klinik olarak operabl mide kanseri tanısı alan ve
ameliyat edilen 80 hastanın retrospektif incelemesi yapıldı. Hastaların doğum tarihleri,
cinsiyetleri ve neoadjuvan tedavi bilgileri kaydedildi. Tümörlerin mide içerisindeki
lokalizasyonu endoskopik ve radyolojik olarak belirlendi. Lokalizasyonlar üç kategoriye
ayrıldı: proksimal, orta ve distal.
Bulgular:Çalışmaya 80 hasta alındı ve bunlar geriye dönük olarak incelendi. Bunların
20’si kadın, kalan 60’ı erkekti. Hastaların yaş ortalaması 61,21 (± 12,37) olarak
belirlendi. Hastaların 28'i neoadjuvan bir tedavinin ardından cerrahi olarak tedavi edildi
ve diğer 52 hastaya ameliyatlardan önce neoadjuvan tedavi uygulanmadı.
Sonuç: CEA ve CA19-9 düzeyleri ile mide kanseri hastalarının uygun tedavi seçeneği,
operabilite veya anrezektabilite durumlarını arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı.
Çalışmamızın retrospektif ve az sayıda hastada yapılmış olması ile ilgili olabileceği
düşünüldü. Ayrıca daha yüksek hasta popülasyonuyla yapılacak bir çalışmada CA19-9
seviyeleri bu amaç için daha değerli olabilir.
Anahtar kelimeler: Mide kanseri, Operabilite, Tümör belirteçleri, CEA, CA 19-9
Mide kanseri Operabilite Tümör belirteçleri CEA CA19-9 antijen (CEA) karbonhidrat antijen 19-9 (CA 19-9)
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Clinical Sciences |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | September 1, 2022 |
Submission Date | December 17, 2020 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 8 Issue: 3 |