The development of Turkish art in Centr al Asia (T ürkistan) before the common era has not yet been el ucidated with various details including Proto- Turk, Hun, Göktürk, Uyghur and other Turkish periods. Today, however, the number of remains and obj ects of artistic and cultural val ue obtained as a result of the excavati ons and researches about the Turks and Turkish regions are increasing day by day and reaching large amounts. In addition to this, the eval uati on of this large group of materials from the perspective of Turkish Art History and Archaeology contains important problems and difficulties in it self. A collection of art and culture obj ects with some of the eval uati on difficulties are the st orage containers as well. These are conservatives that the human bones called “Ossuary” in West ern literature, “Nâvs” in the east, and sometimes hidden by the sacred remains.Furthermore, a sufficient number of examples of these vessels arising fr om Buddhism and Stupa Culture ( according to another researchers fr om Zoroastrianism) that originated in İndia and spread to Centr al Asia and İnner Asia and China were found in Central Asia excavati ons and researches. )”stlucrotsecna“dna(”stlucerfi“rehtonaerewerehTtubaisAlartneCotdaerpsmsinairtsaoroZoslAamong the Centr al Asian Turkish Peoples.At le ast some examples of these works are related to the Turks and therefore, Turkish Art History. This is a result of the fact that some of the Turks and the people of the st eppe, which is very close to them, are able to follow Buddhism more cle arly fr om the second century on, at least before the common era.Our purpose in this declarati on is to tr eat these pots, which have never been eval uated in Turkey, in general and to determine the relati on of Turkish communities with art history. İn this regard, first of all, what the Stupa is, and it s charact eristics will be discussed, and how the bone-r esidue vessels could and Turkish communities will be reflected and thus, the production of the bone st orage containers by the people will be emphasized. Thereby, examples of bone preservati on vessels will be intr oduced in general and in terms of Turks in the nex step.sarcophagus. Some of them are simple and plain, some of them are ornamental and human figurines, and the bones of those who are considered more sacred are hidden inside these vessels. The Majority of the samples recovered are fr om baked cla y. There are also some examples of minerals, as well as examples made of st one or wood. The amount of bones preserved may vary, and sometimes even the remains of a holy person may be retained in it. İt can be argued that the bone-residue vessels first appeared as a result of Buddhism or Zoroastrianism, ancest or Cults and then spread to various parts of Eurasia. Concordantl y, Byzantine relics may have emerged as a result of this expansion. In Central Asia, it is underst ood that some examples of st orage containers unearthed in Turkmenistan, Uzbekistan, Kyrgyzstan and Kazakhstan and East Turkest an regions are also manufact ured during the period of the next Turkish people and st ates, beginning with the Turkish people called Kanglı or Kengeres Turks and showin Buddhism and other religons.In this way, it is possible to eval uate the vessels within the scope of Turkish Art History.
Orta Asya’da Türk Sanatı’nın M.Ö.ki dönemlerden itibaren gelişimi, Proto-Türk, Hun, Göktürk, Uygur vb. çeşitli Türk devirlerini içerecek şekilde ve her türlü ayrıntısıyla henüz ortaya konulamamıştır. Oysa günümüzde Türklerle ve Türk bölgeleriyle ilgili kazılar ve araştırmalar sonucunda elde edilen kalıntı ve sanat ve kültür değeri olan nesnelerin sayısı gün geçtikçe çoğalmakta ve büyük miktarlara ulaşmaktadır. Bununla birlikte sözü edilen bu büyük malzeme grubunun, Türk Sanatı Tarihi ve Arkeolojisi açılarından değerlendirilmesi, önemli sorunlar ve zorlukları bünyesinde barındırmaktadır. Bahsedilen şekilde, bazı değerlendirme zorluklarının olduğu sanat ve kültür nesnelerinin bulunduğu bir grup eser de ölü kemiği-kalıntısı saklama kaplarıdır. Bunlar batı literatüründe “Ossuary” ve Ortaçağ Araplarında “Nâvs” denilen ölü insan kemiklerinin ve bazen de kutsal sayılan kalıntıların saklandığı muhafazalardır. Daha çok, Hindistan’dan doğarak Orta ve İç Asya ve Çin’e yayılan Budizm’den ve stupa kültüründen kaynaklanan bu kapların, yeterli sayıda örneği Orta Asya kazı ve araştırmalarında ele geçmiştir. Zerdüştlük ve atalar kültü,ateş kültü gibi inanışların da söz konusu muhafaza kaplarının doğuşunda etkili olduğu anlaşılmaktadır. Bu eserlerin en azından bazı örneklerinin Türklerle ve dolayısıyla Türk Sanatı Tarihi’yle alakası bulunmaktadır.Bu husus bir kısım Türk ve onlara çok yakın bozkır halklarının en azından M.Ö.2.yüzyıldan itibaren, daha net bir şekilde takip edebildiğimiz Budizm’e ve diğer inanışlara ilgilerinin bir sonucudur.Bu bildiride amacımız Türkiye’de hiç değerlendirilmemiş bu kapları genel olarak ele almak ve Türk topluluklarının sanat tarihi ile ilişkisini belirlemek olacaktır. Kemik kalıntı kapları çoğu kere bir lahit kadar büyük olmayan, dörtgen veya oval şekildeki kaplardır. Bir kısmı basit ve sade, bir bölümü ise süslemeli ve insan veya hayvan figürlerini içeren bu kapların, içlerinde, daha çok kutsal veya önemli kişilerin kemikleri saklanırdı. Ele geçirilen örneklerin çoğunluğu pişmiş topraktan yapılmış olan ölü kemiği muhafaza kaplarıdır. Kimi madeni veya taş örnekler ve ayrıca ağaçtan yapılmış olan mahfazalar da vardır. Saklanan kemiklerin miktarı değişebilir ve hatta bazen insan kemikleri yanında hayvan kemikleri ve kutsal kişilere ait eşya türünden kalıntılar da bunların içinde yer alabilirdi. Söz konusu kemik-kalıntı kaplarının ilk olarak Budizme daha sonra da diğer inanışlara bağlı olarak ortaya çıktığı ve sonra Avrasya’nın çeşitli bölgelerine yayıldığı ileri sürülebilir. Bu bağlamda Bizans rölikerleri de bu yayılmanın bir sonucu olarak ortaya çıkmış olabilir. Orta Asya’da da bilhassaTürkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan ile Doğu Türkistan bölgelerinde görülen kemik muhafaza kaplarının, Kanglılar veya Kengeres Türk halkları ve Asya Hunları ile başlayarak (M.Ö. 2-1. Yüzyıl) Budizme eğilim gösteren sonraki Türk halklarında ve devletleri (özellikle Göktürk ve Uygurlar) döneminde de imal edildikleri anlaşılmaktadır.Böylece söz konusu kapların Türk SanatıTarihi kapsamı içinde değerlendirilebilmeleri mümkün olabilmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 1, 2019 |
Submission Date | January 29, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 13 - 21. Uluslararası Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştımaları Sempozyumu Bildirileri |
Submission of articles for the January 2025 issue of Akdeniz Art (volume: 19 issue: 35) will take place between October 1 st to 15 th , 2024.