Abstract
Sayısal bölünme alanyazınında son yıllarda artan bir biçimde yeni türden
bölünmelere odaklanılmaktadır. Bu durum, birinci-düzey denilebilecek ve
daha ziyade toplumsal gruplarda bilişim teknolojilerine sahiplik ve erişimdeki
eşitsizliklere odaklanan çalışmaların önemini yitirdiği anlamına gelmez. Ancak, yeni
türden ve daha derin başka eşitsizlikler ile bilişim teknolojileri kullanımı arasındaki
ilişkilere de odaklanmak gerektiğini imler. Örneğin, özellikle Türkiye gibi gelişmekte
olan ülkeler açısından birinci-düzey sayısal bölünme sorunları şiddeti azalsa da
devam etmektedir. Bununla birlikte, erişim ve sahiplik sorununun ötesinde, altyapı
ve ekonomik sermaye yeterlilikleri dışında, insanların bilişim teknolojilerini kullanma
beceri ve biçimleri arasında ne gibi farklar olduğunun sorgulanması ihtiyacı özellikle
ilgili alanyazında vurgulanmaktadır. Alanyazına Türkiye’den yapılan katkılar ise altı
çizilen kapsam genişlemesini yansıtmaktan uzaktır. Bu çalışmada TÜİK’in 2012 yılında
gerçekleştirdiği Yetişkin Eğitimi Araştırmasının verileri kullanılarak alanyazındaki isabetli
genişleme ve derinleşmeye paralel bir biçimde insanların bilişim teknolojileri kullanım
becerileri ile sosyo-ekonomik değişkenlerin, çevrimdışı kaynakların ve aktivitelerin,
özellikle Bourdieucu kültürel sermaye kavramlaştırmasının da potansiyelinden
faydalanarak, arasındaki bağıntı anlaşılmaya çalışılmıştır. Araştırmada özellikle kişinin
eğitimi yanı sıra, anne ve babasının eğitimi, yabancı dil bilgisi, kitap okuma alışkanlığı
ve kültürel faaliyetleri gibi değişkenler ile bilişim teknolojileri kullanma becerileri
arasındaki bağa ilişkin bağıntılar görülmeye çalışılmıştır. Analiz yöntemi olarak çoklu
uyum analiz kullanılmıştır. Sonuç olarak, katılımcıların kendi eğitimleri ve ailelerinin
eğitim düzeyi ile kişilerin bilişim teknolojileri kullanım becerileri arasında yüksek
düzeyde bir bağıntı olduğu görülmüştür. Eğitim düzeyi yüksek olanlarla kullanım
becerileri ileri düzeyde olanlar aynı gruptadırlar. Ayrıcı eğitim için geçerli olan, eğitimin
de bağlantılı olduğu diğer sosyo-ekonomik ve kültürel sermaye değişkenleri için de
geçerlidir. Bu da çalışmayı, nihai olarak, alanyazında vurgulanan ve klasik önlemlerle
(teknolojilere sahiplik ve erişim sorunlarının aşılması) etkisi azaltılamayacak olan
sayısal eşitsizliklerin derinleşmesi sonucuna götürmektedir.