Sinemada
bir tür olarak “bilim kurgu” çatısı altında toplanabilecek birçok alt başlık
bulunmaktadır. Dünya dışı varlıklar, dünya ile ilgili felaket senaryoları,
distopyalar ve zaman yolculukları gibi çeşitli konularla seyircinin hayal gücünün
sınırlarını zorlayan bilim kurgu sineması, günümüz yüksek teknolojileri
içerisinde önemli bir gelişim potansiyeli ve geleceğe sahip olan yapay zekâlar
ile de seyirciyi buluşturmuştur. İlerici bir bakış açısı sunma misyonu yüklenen
bilim kurgu sineması, yapay zekâ ve insan arasındaki etkileşimin varabileceği
boyutlar ile ilgili ipuçlarını da barındırmaktadır.
Yapay
zekâlar; ilk günden bugüne farklı biçimlerde bilim kurgu sinemasında kendine
yer bulurken genellikle korku ile anılmış, kontrol edilemez gelişmelerinin
insanlığın sonunu getirme ihtimali ise korkunun ana kaynağı olmuştur. Ancak
sinemada yapay zekâlar sadece insanlarla düşmanlık yaşarken temsil
edilmemiştir. Yapay zekâ ve insan etkileşiminde “aşk” gibi çok
derinlikli ve sınırları çizilemeyen bir duygunun işlenmesi söz konusu olmuştur.
Bu anlamda insana dair olduğu düşünülen aşk duygusunun yapay zekâ ile
paylaşılması altında yatan nedenler araştırılmaya değer görülmektedir.
Özellikle
son yıllarda bilim kurgu sineması içerisinde insanların, yapay zekâlar ile aşk
ilişkisi içinde olduğu film örneklerine sıkça rastlanmaktadır. Çalışmada, yapay
zekâ insan etkileşiminde “aşk”ın nasıl ele alındığının farklı boyutları ile
betimlenmesi hedeflenmektedir. Örneklemini 2010 yılı sonrasına ait The Machine
(2013), Ex Machina (2014) ve Uncanny (2015) adlı filmlerin oluşturduğu
çalışmada; yapay zekâ ve insan arasındaki aşkın sinemada ne şekilde yer aldığı
“aşk ve cinsellik”, “teknoloji ve bilim”, “yalnızlık”, “beden”, “öğrenme”,
“şiddet”, “gerçek ve yalan”, “gözetim”, “yaratıcı”, “ölüm ve doğum” ortak
temaları üzerinden tematik film analizi ile değerlendirilmek istenmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 28, 2018 |
Submission Date | September 22, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 |