Göç olgusu Dünya gezegeni üzerindeki insan hareketlerini nitelendirse de artan nüfusun gereksinimlerini karşılayacak kaynakların kıtlığı, küresel ısınma, biyolojik felaketler olasılığı, dünya dışı yaşamlarla karşılaşma ve yapay zekaya dönük endişeler göç süreçlerini daha evrensel düzeyde, yakın geleceği gözeten boyutta değerlendirmeyi gerekli kılmaktadır. Yirminci yüzyılın başından itibaren galaktik boyutta göçe imkân verecek olan nesil yıldız gemileri (generation starship) düşünülmeye başlanmıştır ve bu tür bir yolculukta hangi sorunların yaşanabileceğini gündeme taşımıştır. Bu yolculuğun ilk örneklerini ise bilimkurgu sinemasında görmek mümkündür.
Bu çalışmada insanlığın başka bir gezegene yolculuğunu ve kolonileştirmeyi başlangıçta bir istençli göç, sonrasında ise zorunlu bir mültecilik olarak ele alan Pandorum (Christian Alvart, 2009) filmi, nitel yaklaşımla tematik ve betimsel anlatı analizine tabii tutulmuştur. Analize kavramsal arka plan sağlaması açısından göç, bilimkurgu ve nesil yıldız gemileri, beden sosyolojisi, benlik, kimlik ve öteki kavramları tanımlanmıştır. Filmin insanlığın galaktik boyuttaki göçünü nasıl ele aldığı, bu göçün mültecilerin insanlığını nasıl etkilediği, göçün uygarlık değerlerinin nasıl aşındırabileceği ve ne türden tehlikeler içerdiği, J.D. Bernal’in literatürdeki öncü çalışmasının metaforik başlıkları olan “dünya”, “beden” ve “şeytan” kavramları etrafında, anlatı analiziyle ortaya konmuştur.
Göç beden benlik kimlik öteki bilimkurgu nesil yıldız gemisi
Though the migration characterizes human movements on the planet Earth, it is necessary to evaluate it with universal perspective, and the near future risks, such as the shortage of resources, global warming, biological disaster possibilities, encounter with extraterrestrial life, and concerns of artificial intelligence. The migration of humanity to other planets or habitats, which seems to be as “science fiction" from today, stands out as a “fate" in which humanity will eventually be confronted. Such a theme is the subject of both scientific research and fictional works. Transportation to the nearest star systems requires a great deal of time and effort. This makes it possible to assess the role of humanity to create another habitat in space, both in terms of migration and the concept of refugees when possible risks are taken into consideration. From the beginning of the twentieth century, the generation starship, which would allow migration to the galactic level, were considered and brought to the agenda what problems could occur on such a journey. It is possible to see the first examples of this journey in science fiction cinema.
In this study, the film Pandorum (Christian Alvart, 2009), which initially considered the humanity's the journey to another planet and colonization it as a semi-voluntary migration, was subjected to thematic and descriptive narrative analysis with a qualitative approach. In terms of providing conceptual background to analysis, migration, science fiction and generation starships, body sociology, self, identity and other concepts are defined. It has been revealed how the film deals with the galactic migration of humanity, how it affects to human condition the being a refugee, how the civilization values can be eroded and what kind of dangers it poses, with narrative analysis around the metaphoric concepts of J.D. D. Bernal's pioneering work in the literature “the world”, “the flesh,” and “the devil”.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2020 |
Submission Date | February 26, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 |