İlerleme, demokrasi, insan hakları gibi kavramlar ile toplumdaki bireylere sunulan fırsat eşitliği arasında yakın bir ilişki vardır. Toplumsal hayattaki fırsat eşitliğinin alt boyutu olarak eğitimde fırsat eşitliği kapsam, hedef kitle ve derinlik açısından düşünüldüğünde etki gücü en yaygın eşitlik türleri arasında sayılmaktadır. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gelişmiş ülkelerde, son birkaç yıl içinde ise ülkemizde gündem olan bu konu fiziki, maddi ve teknolojik olanaklara indirgenerek oldukça dar, felsefesinden uzak ve niceliğe dayalı olarak tartışılmaktadır. 2021 yılında yapılan MEB Şurası gündem maddelerinden birisi olmasına karşın eğitim, bilim ve akademi dünyasında yeterli ilgiyi gördüğünü ve güncel çalışma raporlarına konu olduğunu söylemek mümkün değildir. Bunun en temel sebebi eğitimde fırsat eşitliği çalışmalarının öğretmen ve okul etkililiği ile aile katılımı merkezli yapılması gerekirken niceliksel ve fiziki iyileştirmelere indirgenmesinden kaynaklanmaktadır. Okul öncesi eğitimde yaşanan sayısal gelişmeler, okullara gönderilen ödenekler, ücretsiz kitap dağıtımı, zorunlu eğitim süresi ve okullaşmanın yükselmesi, öğretmen atamaları gibi nicelik ve sonuç merkezli tartışmaların yürütülmesi konunun yeterince anlaşılamadığını ve literatürdeki bilgi birikimiyle ilişkilendirilmeden yürütülmeye çalışıldığını göstermektedir. İhtiyaç analizi yapılmadan, gelişmiş eğitim sistemleri incelenmeden, oldukça zengin bir birikime sahip literatürden yararlanılmadan ve ciddi bir felsefeye dayanmadan yürütülecek eğitimde fırsat eşitliği çalışmaları mevcut eşitsizliği ortadan kaldıramayacağı gibi meşrulaştırma, derinleştirme ve sürekli hale getirme riskini taşımaktadır.
There is a close relationship between the concepts such as progress, democracy, human rights, and equal opportunity that people have in society. Equal educational opportunity as a sub-dimension of equal opportunity in social life is one of the most extensive, comprehensive, and pervasive that has been talked over in developed countries since the second half of the twentieth century and for several years now in Turkey. The problem is that equal educational opportunity has been reduced to quantification such as materials, technology, and physical means which is far from the emerging philosophy as comprehended in the developed countries. Equal educational opportunity had been discussed as one of the agenda topics at the National Education Council (şura) held in 2021 but attracted less public attention and was studied poorly in academic research. This is because the topic of equal educational opportunity has been dealt with by reducing to quantitative and physical improvements instead of school/teacher effectiveness and parent participation. Handling the topic reducing to quantification and outcomes such as preschooling ages, school funds, free school books, the period of compulsory education, the proportion of schooling, and newly enrolled teachers are means of inconclusive comprehension for the equal educational opportunity and being unaware of the studies and researches in the literature. If the policies and studies about equal educational opportunity are handled without needs analysis, scrutinizing the developed countries' policies, make use of literature and philosophical background, this will not provide equality in educational settings, furthermore, it may possibly cause to maintain, legitimize and deepen the inequality in educational settings.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Studies on Education |
Journal Section | Reviews |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2022 |
Submission Date | October 30, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |