Knowledge has existed at every stage of human life as a product of the mental activities and social interactions that human beings attempt to know themselves, to make sense of life and to control the environment. In this sense, knowledge is the result of both a need and a curiosity. Religious knowledge is probably the first kind of information that human beings resorted to in order to satisfy this need and curiosity. In fact, man's helplessness and fear in the face of natural events led him to believe in a supreme being that would free him from all his fears and instill confidence. In this article, the relationship between knowledge and religion will be examined sociologically in the historical process and the approaches of sociology of knowledge and sociology of religion by Peter L. Berger and T. Luckmann will be analyzed.
Bilgi, insanın kendini tanımak, hayatı anlamlandırmak ve çevresini kontrolü altına almak üzere giriştiği zihinsel faaliyet ve toplumsal etkileşimlerinin bir ürünü olarak insanoğlunun hayatının her evresinde var olagelmiştir. Bu anlamda insan için bilgi hem bir ihtiyaç hem de bir merakın sonucudur. İnsanoğlunun bu ihtiyaç ve merakını gidermek için muhtemelen ilk başvurduğu bilgi türü de dini bilgi olmuştur. Nitekim insanın doğa olayları karşısındaki çaresizliği ve korkusu, onu, tüm korkularından kurtaracak ve güven telkin edecek bir yüce varlığa inanmaya, dolayısıyla dine yöneltmiştir. Bu makalede bilgi ve din arasındaki ilişki tarihsel süreç içerisinde sosyolojik olarak incelenecek ve Peter L. Berger ve T. Luckmann’ın bilgi sosyolojisi ve din sosyolojisi yaklaşımları analiz edilecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | December 20, 2021 |
Publication Date | December 29, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 5 Issue: 2 |