Halkın belleğinde minaresinin bir asır boyunca külahsız oluşu ile yer etmiş olan Antalya Kaleiçi’ndeki Kesik Minare’nin kökeni, ilk adı Panhagia olan bir Bizans kilisesine uzanmaktadır. Roma döneminden kalan bir agora içinde, neredeyse tamamı Hellenistik ve Roma dönemine ait yapılardan alınan devşirme malzeme ile muhtemelen M.S. V. yüzyılın 2. yarısı / VI. yüzyılın başlarında inşa edilmiştir. Bu özellikleriyle, kentin oluşum ve gelişim sürecinin bir arşivi niteliğindedir. Yapı, kilise olarak kullanıldığı 1000 yıllık bir süreçten sonra muhtemelen Şehzade Korkut (1467-1513) zamanında camiye dönüştürülmüş ve bu işlevini 1896 yılında geçirdiği büyük bir yangına değin sürdürmüştür. Yangından sonraki bir asırdan daha uzun bir süreçte tüm dış etkilere açık ve korumasız olmasına rağmen, 1974 yılında bazı bölümlerinde yapılan sağlamlaştırma dışında, kapsamlı bir müdahalenin yapılmamış olmasının avantajı ile tarihî belge değerinin yanı sıra, estetik ve pitoresk değerleriyle Antalya’nın tarihi ve kültürel çeşitliliğine katkı sağlamayı sürdürmüştür. Külahsız minaresi, kent siluetinde bir işaret öğesi ve kent imgesi olarak sembolik bir değere kavuşmasına vesile olmuştur. Kesik Minare 2019-2020 yılında, yer yer yeniden yapım ölçülerine varan ve geniş çevrelerin tepkisini çeken bir restorasyonla tekrar cami olarak işlevlendirilmiştir. Bu yazının amacı, yapılan restorasyonu uluslararası koruma teori ve ölçütlerine göre değerlendirerek, tartışmalara bilimsel ölçekte katkıda bulunmaktır.
yok
yok
yok
Having been remembered by the public of Antalya for its cone-less minaret for more than a century, the Kesik Minare was built as a Byzantine church in an agora dating back to the Roman Period during the second half of the Vth century/early VIth century, and almost all of its construction materials were gathered from buildings from the Hellenistic and Roman Period. Hence, it serves as an archive of the establishment and development process of the city. The building functioned as a mosque until a major fire in 1896. Although it remained exposed to all external effects and unprotected for more than a century following the fire, due to the fact that there was no comprehensive intervention except for some reinforcements in certain sections in 1974, it continued to contribute to the cultural diversity of Antalya with its historical as well as aesthetic and picturesque values. Having attracted the reaction of large circles on a scale partly as extensive as a reconstruction in 2019-2020. The aim of this article is to contribute to the discussions on the current interventions on Kesik Minare on a scientific scale by evaluating the attempt of re-functioning it as a mosque based on international conservation theories and criteria.
yok
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Archaeology |
Journal Section | MAKALELER / ARTICLES |
Authors | |
Project Number | yok |
Publication Date | December 29, 2020 |
Submission Date | July 19, 2020 |
Acceptance Date | November 26, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 5 Issue: 9 |
Tarihi aydınlatabilmek ümidi ile...
.................AMİSOS.................