Human history has always witnessed the struggle between right and wrong, good and evil, mighty and weak, brave and cowardly, just and cruel. Although history has recorded this struggle in the person of the governors of societies, it is obvious that it is not possible for the governors to rule such a large organism with their human capabilities alone, both in terms of its physical boundaries and the limits of its influence and sovereignty. This situation necessitates an administrative staff consisting of individuals with merit and competence, a planned and programmed organizational structure, a state mind and mobility free from weaknesses such as impulsiveness, emotionality, shortsightedness and lack of foresight. In the case of Muslims, the example of this model of governance is most clearly seen in the Islamic State of Medina during the reign of the Prophet Muhammad. In this study, the principle of merit, which is one of the Prophet's principles of governance, will be discussed, and a comprehensive and comparative reflection will be sought on the preference of Attāb b. Asīd (ö.13/634), who was appointed as the governor of Mecca very soon after his conversion to Islam, over many of the pioneers of Islam and the greats of the Companions, to this position, which was sensitive in terms of responsibility and respected in terms of position.
İnsanlık tarihi her zaman hak ile batılın, iyi ile kötünün, kudretli ile zayıfın, cesur ile korkağın, âdil ile zalimin mücadelesine sahne olmuştur. Tarih bu mücadeleyi her ne kadar toplumların hükümdarları şahsında kayda geçirmiş olsa da gerek salt fiziki hududu gerek nüfuz ve hakimiyet sınırları açısından idarecilerin beşerî kudretleriyle tek başlarına böylesine büyük bir organizasyonu yönetmesinin mümkün olmadığı izahtan varestedir. Bu durum ise liyakat ve ehliyet sahibi şahıslardan müteşekkil bir idarî kadroyu, planlı ve programlı bir teşkilat yapısını, fevrilik, duygusallık, basiretsizlik ve ferasetsizlik gibi zaaflardan uzak bir devlet aklını ve hareket kabiliyetini elzem kılmaktadır. Müslümanlar özelinde bahse konu yönetim modelinin örneği en müşahhas bir biçimde Hz. Peygamber döneminde Medine İslâm Devletinde görülmektedir. Bu çalışmada Hz. Peygamber’in yönetim ilkelerinden olan liyakat ilkesi ele alınacak ve Müslüman olduktan çok kısa bir süre sonra İslâm’ın öncülerinden ve ashâbın büyüklerinden pek çok isim varken Mekke valiliğine tayin edilen Attâb b. Esîd’in (ö.13/634) sorumluluk yönüyle hassas, mevki itibariyle muteber olan bu göreve tercih edilmesi üzerine kapsamlı ve mukayeseli düşünme gayreti gösterilecektir.
Bu makale "İslam Tarihinde Ehliyet ve Liyakat" isimli "Doktora Tezi" içeriğinden düzenlenerek üretilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Studies (Other) |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | December 25, 2024 |
Publication Date | |
Submission Date | May 3, 2024 |
Acceptance Date | November 8, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 12 Issue: 3 |
Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.