2007
yılı Temmuz ayında Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) başlayan finans
sektörü ağırlıklı ekonomik sıkıntılar, 2008 yılı Eylül ayında ABD’nin en büyük
bankalarından biri olan Lehman Brothers’ın iflas etmesiyle birlikte finansal
bir kriz haline gelmiştir. ABD’de başlayan bu kriz, türev enstrümanlarının
yoğun olarak kullanılması ve tüm ülkelerin finans piyasalarının birbirleriyle
olan sıkı entegrasyonu sonucunda diğer ülkelere de sirayet ederek küresel bir
kriz halini almıştır. Küresel krizin etkilerinin azaltılması amacıyla gelişmiş
ülke para politikası uygulayıcıları, politika faizlerini hızla indirerek
finansal piyasalara daha önce görülmemiş boyutlarda likidite enjekte etmeye
başlamışlardır. Söz konusu likidite bolluğu, başta gelişmekte olan ülkeler olmak
üzere tüm merkez bankalarını yeni para politikası stratejileri uygulamaya sevk
etmiştir. 2001
yılında Türkiye’de yaşanan krizden çok büyük dersler çıkaran Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası (TCMB), 2001 yılından itibaren döviz kurlarını dalgalanmaya bırakmış
ve sabit faiz oranları belirlediği politika stratejilerini uygulamaya
başlamıştır. 2008 küresel krizinin yaşandığı döneme söz konusu politika
uygulamaları ile giren TCMB, küresel krizin olumsuz etkilerinin azaltılması
amacıyla yurtdışı ile daha sıkı entegrasyona dayalı stratejiler uygulamıştır.
Bu noktadan hareketle çalışmada, 2008 küresel krizi sürecinde ve sonraki
dönemlerde TCMB’nin uygulamış olduğu para politikası uygulamaları kronolojik
olarak incelenmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 5 Issue: 12 |