Pakistan faced important problems in the context of nation-state building after its independence; with a political structure under the influence of the military, it continued to build identity in the shadow of conflicts arising from ethnic, religious and sectarian differences. In Pakistan, where military governments have directed political life since its independence, the army has always played a dominant and decisive role in the construction of domestic and foreign policy, and the political powers have changed hands with the reactions of the opposition rather than democracy. This situation prevented the formation of institutionalized political traditions.
In the restructuring processes of the states that gained their freedom after the World War II, in parallel with the change in social and political practices, identity crises and new identity building efforts were inevitable. For this reason, the subject that should be focused on identity is the nationalization process. In this context, Pakistan draws the profile of a country experiencing serious problems in terms of national integration, where ethnic / regional identity, religion / sect, and urban / rural distinction are a separating factor. In the international system, which was restructured after decolonization, the social organization of the modern age has been shaped as a "nation-state". And the European nation-state system has been taken as the model of the nation-state. The newly emerging states have attempted to create citizens in accordance with their identity policies, and as a result, they have had negative consequences on some states, including Pakistan, and created legitimacy problems that are difficult to compensate between society and the government. In this context, in this study the nationalization and national identity building process of the Islamic Republic of Pakistan will be analyzed and the most important component will be identity.
Pakistan, bağımsızlığı sonrasında ulus-devlet inşası bağlamında önemli sorunlarla karşılaşmış; ordunun etkisi altındaki bir siyasi yapı ile etnisite, din ve mezhep farklılığı kaynaklı çatışmaların gölgesinde kimlik inşasını sürdürmüştür. Bağımsızlığından itibaren askeri yönetimlerin siyasi yaşamı yönlendirdiği Pakistan’da ordu, her daim iç ve dış politika inşasında söz sahibi ve belirleyici bir rol üstlenmiş, siyasi iktidarlar ise demokrasiden ziyade muhalif kesimin tepkileri ile el değiştirmiştir. Bu durum ise kurumsallaşmış siyasal geleneklerin oluşmasına engel olmuştur.
II. Dünya Savaşı’nın ardından özgürlüklerini kazanan devletlerin yeni yapılanma süreçlerinde, sosyal ve siyasal pratiklerin değişimine paralel olarak kimlik bunalımları ve yeni kimlik inşa gayretleri kaçınılmaz olmuştur. Bu sebeple, kimlikle ilgili olarak yoğunlaşılması gereken konu, uluslaşma sürecidir. Bu bağlamda Pakistan, etnik/bölgesel kimlik, din/mezhep ve şehirli/kırsal ayrımının ayrıştırıcı bir faktör olduğu ve bu sebeple ulusal bütünleşme anlamında ciddi sorunlar yaşayan bir ülke profili çizmektedir. Dekolonizasyon sonrasında yeniden yapılanan uluslararası sistemde modern çağın toplumsal örgütlenişi, “ulus-devlet” olarak şekillenmiştir. Ve ulus-devlet modeli olarak Avrupa ulus-devlet sistemi örnek alınmıştır. Yeni ortaya çıkan devletler, kimlik politikalarına uygun vatandaş yaratma gayretlerine girişmiş ve sonuçta Pakistan’ın da içinde olduğu birtakım devletler üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmuş, toplum ile yönetim arasında telafisi güç olan meşruiyet sorunları ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda, çalışmada Pakistan İslam Cumhuriyeti’nin uluslaşma ve ulusal kimlik inşa süreci analiz edilecek olup çalışmanın en önemli bileşeni, kimlik olacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2021 |
Submission Date | November 26, 2020 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 5 Issue: 16 |
Works published in the journal Asian Studies are licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.