Midilli Adası, önemli bir mevkide oluşu sebebiyle Osmanlı Devleti’nde karantina uygulamasının yapıldığı ilk yerlerden biri olmuştur. Adada; çiçek, kızamık, kolera, kuduz, menenjit, tifo, veba gibi birçok hastalık görülmüştür. 1907 yılında çıkan veba ise adada büyük etkilere yol açmıştır. Veba hastalığının çıkmasıyla başta ada ve İstanbul olmak üzere irtibatlı olduğu birçok yerde tedbir alınmak zorunda kalınmıştır. Vakaların teşhisi için İstanbul’dan ve İzmir’den bir bakteriyolog getirilmiş; durumla alakalı tedbirler alınmıştır. Kısa sürede yayılma alanı bulan veba, çuval içindeki ölü farelerle temas eden iki şekerci çırağına bulaşmış; esnaftan Bakkal Yorgi’nin fareyi çöpe atmasıyla temaslı sayısı artmıştır. Fırıncı çırağında ise vebanın belirtileri kasık şişliğinden anlaşılmıştır. Veba, Midilli’den Dikili’ye gidenlerden Anadolu’ya da geçmiştir. Vebayı tedavi etmek için ilaç kullanılmıştır. Daha sonra hastalığın gidişatı ve yayılımına bakarak Paris’teki Pasteur Enstitüsü’nden serum getirtilmiş; tedavi bu şekilde yapılmıştır. 1907’de Midilli Adası’nda başlayan veba, üç ay süreyle devam etmiş; karantinalarla ve alınan sıkı kordonlarla önlenebilmiştir. Halk, hastalığın idamesinden ve yapılan yardımlardan memnun kalmamış; özellikle hastalığın ekonomisinin yerel belediyelerden karşılanması tepkiye yol açmıştır. Bu çalışmada Midilli Adası’nda meydana gelen hastalıklar ve 1907’de meydana gelen veba hastalığının, ada ve çevresindeki etraf sancakları nasıl etkilediği arşiv belgelerinin izinde incelenmiştir. Osmanlı Devleti’nin özellikle halkın sağlığını koruma konusunda yaptığı çalışmalar ve hastalıklarla nasıl mücadele edildiği ele alınmıştır.
Lesbos Island was one of the first places where quarantine was applied in the Ottoman Empire due to its location. Many diseases such as smallpox, measles, cholera, rabies, meningitis, typhoid, and plague were widespread on the island. The plague, which broke out in 1907 had great effects on the island.With the outbreak of the plague, precautions had to be taken in many places, especially in the island and Istanbul, to which it was connected. A bacteriologist was brought from Istanbul and Izmir for the diagnosis of the cases, and measures were taken accordingly. The plague, which spread in a short time, infected two confectioner’s apprentices who came into contact with the dead mice in the sacks; the number of contacts increased after one of the shopkeepers, Grocery Yorgi, threw the mouse away. The symptoms of the plague in the baker’s apprentice were understood from the inguinal swelling. The plague also spread to Anatolia from those who went from Lesbos to Dikili. The government attempted to treat plague with medication. Given the course and spread of the disease, serum was brought from the Pasteur Institute in Paris and used as a treatment. The plague, which first appeared on Lesbos Island in 1907, continued for three months; was prevented by quarantines and tight cordons. The public was not satisfied with the disease prevention and the assistance provided. In particular, the financing of health maintenance by local municipalities resulted in social unrest. In this study the diseases that occurred in Lesbos Island and how the plague, which occurred in 1907, affected the island and surrounding sanjaks were examined based on the documents. The studies of the Ottoman Empire especially on protection of public health and how they struggled with diseases were discussed.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 30, 2023 |
Submission Date | July 13, 2022 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 7 Issue: 23 |
Works published in the journal Asian Studies are licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.