Bu yazıda sizlere Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi’nin 25 yıllık öyküsünü anlatmaya çalışacağım. Bir çırpıda geçen, kolay gibi görünse de aslında epey zorlu yaşanılan yıllar.
Anatolia’nın öyküsünü yazmak için, en başa, 1989 yılına gitmek lazım. Bunu fiziken yapmak olanaksız ama derginin ilk kurulduğu yere gitmek hala kolay. Ben de öyle yaptım. Bu ilk satırları Ankara’da, Konur sokakta bulunan Buluş Kıraathanesi’nde yazmaya başladım. Şimdilerdeki adı “Salon Buluş” olsa da, her şey yerli yerinde.. Sahipleri, masalar, ambiyans ve çalışanlar. Bundan 25 yıl önce olduğu gibi Haşim yine bir çay getirdi. Bu satırları yazmaya başladım.
Anatolia’nın öyküsü, dedim ya, 1989 yılının Eylül ayında başlar. Bu satırların yazarı o dönemde Hacettepe Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencisidir. 1987 yılından itibaren de Buluş Kıraathanesi’ne gitmekte, arkadaşları ile orada “buluş”maktadır. Eylül ayının ortaları olmalı. Akşamın erken saatleri, bizler; Adnan (Hastürk), Muammer (Budanur), Engin (Başçı) ve Levent (Ünal) her zamanki gibi Buluş Kıraathanesi’nin önünde oturuyoruz. Benim bir hayalim var; dergi çıkarmak. Bunu konuşuyoruz. Zaten gelirken de Konur’da yeni açılan Dost Kitabevi’ndeki dergileri incelemişim, her zamanki gibi. Yeni dergiler çıkmaya başlamış. Türkiye 12 Eylül’ün üzerine yığdığı ölü toprağını atmaya çabalıyor. Yeni dergiler, yeni açılımlar.. Bir kısmı günümüzde de yayımlanan dergiler bunlar.
Dedim ya, turizm alanında bir dergi çıkarmayı konuşuyoruz. Bu arada her zaman olduğu gibi Haşim tepsisinde kalan son çayları bize veriyor! Bir yandan da gelene geçene bakıyoruz. Dergi konusu ciddileşmeye başlıyor. “Konusu ne olsun?”, “yazarları kim olsun?”, “boyutu ne olsun?” derken “adı ne olsun?” sorusuna kadar geliyoruz. Birtakım isimler ortaya atılıyor. Bu arada Levent “Anatolia” olsun diyor. Herkes de kabul ediyor. İçeriğine gelince, yalnızca turizm olmasın, çevre de olsun, kültür de olsun deniliyor. Bunda da mutabık kalınıyor. Sonrasında günler boyunca tartışmalar Haşim’in çayları eşliğinde sürüyor. Kasım 1989’da yazılar derlenmeye başlanıyor. Aralık ayında baskı işini düşünmeye başlıyoruz. Maltepe Camii’nin karşısında küçük bir matbaa buluyoruz; Doruk Ofset, bütçemize de uygun. Ve Ocak 1990 başlarında ilk sayı basılıyor. Buluş Kıraathanesi uzun yıllar bizim büromuz oluyor; randevuları orada kabul ediyoruz, Buluş Kıraathanesi’nin telefon numarasını büromuzun telefonu gibi kullanıyoruz.
Ve hikâye böyle başlıyor. Bir bakmışız 25 yıl geçivermiş.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Editorial |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2014 |
Published in Issue | Year 2014 Volume: 25 Issue: 1 |