ABSTRACT
Aim: The aim of this study was to compare the
treatment results and stability of open bite treatment achieved via intrusion
of posterior teeth and extraction of 1st premolars
Material and Methods: This study was
conducted on pretreatment (T1), posttreatment (T2) and follow-up (T3)
cephalograms of 28 patients who received open bite treatment. 14 patients (mean
age 14.61±0.87) were treated with the extraction of the 1st premolar
(extraction group: EG) while 14 patients (mean age 15.06±1.05) had bite closure
via intrusion of the posterior teeth using mini-implants (mini-implant group:
MG). The mean follow-up periods in EG and MG were 3.32±1.25 (range, 2.10-6.20)
and 2.74±0.77 years (range, 2.05-4.34), respectively.
Results: At T2, SNB increased and SNGoGn decreased significantly in MG, with
significant intergroup difference (p<0.05). Maxillary and mandibular
incisors extruded significantly in both groups, with greater amounts in EG
(p<0.05). Maxillary and mandibular incisors’ inclinations decreased
significantly in EG, with a significant intergroup difference (p<0.05).
Maxillary posterior teeth intruded significantly in MG, with a significant
intergroup difference (p<0.05). At T3, significant intrusion of upper
incisors and extrusion of posterior teeth were observed in EG and MG,
respectively, and these measurements showed significant intergroup differences
(p<0.05). Decreases in overbite were significant in both groups, with no
intergroup difference. The clinically significant relaps rates were 7.14% (1
patient) and 14.28% (2 patients) in MG and EG, respectively.
Conclusion: Even though
mini-implant supported intrusion and extraction therapy achieved bite closure
via different treatment effects, both groups showed similar relaps tendencies
at the follow-up.
Keywords: open bite, tooth extraction, tooth
intrusion
PREMOLAR ÇEKİMLERİ
VEYA MİNİ VİDA DESTEKLİ İNTRÜZYON İLE TEDAVİ EDİLMİŞ ÖN AÇIK KAPANIŞLI
HASTALARDA TEDAVİ SONUÇLARININ VE STABİLİTENİN DEĞERLENDİRİLMESİ
ÖZ
Amaç: Bu çalışmanın amacı 1. Premolar çekimi ve
maksiller posterior dişlerin intrüzyonu ile gerçekleştirilen açık kapanış
tedavilerinin sonuç ve stabilitesinin karşılaştırılmasıdır.
Gereç ve Yöntem: Bu çalışma açık
kapanış tedavisi gören 28 hastanın tedavi öncesi (T1), tedavi sonrası (T2) ve
takip (T3) sefalometrik röntgenleri üzerinde yürütüldü. 14 hastada (ortalama
yaş 14.61±0.87) 1. Premolar çekimli konvensiyonel ortodontik tedavi
uygulanırken, 14 hastanın (15.06±1.05) tedavisi posterior dişlerin intrüzyonu
ile yapıldı. Çekim ve mini-implant gruplarında ortalama takip zamanları sırası
ile 3.32±1.25 ve 2.74±0.77 yıldı.
Bulgular: Tedavi sonunda mini-implant grubunda, SNB açısındaki artış ve SNGoGn açısındaki
azalma önemli bulundu (p<0.05). Bu ölçümler bakımından gruplar arasındaki
fark da önem bulundu (p<0.05).
Maksiller ve mandibular kesici dişler çekim grubunda daha fazla olmak
üzere her iki grupta da önemli ekstrüzyon gösterdi (p<0.05). Tedavi sonunda
gruplar arasında önemli bir fark ile, mini-implant grubunda maksiller posterior
dişlerin intrüzyonu önemli bulundu (p<0.05). T3 döneminde, çekim grubunda
üst keserlerde önemli intrüzyon gözlemlenirken, mini-implant grubunda posterior
dişlerin ekstüzyonu önemli bulundu ve bu değerler bakımından gruplar arasındaki
farklar da önem çıktı (p<0.05). T3’de saptanan overbite miktarındaki
azalmalar her iki grupta da önemli bulunurken (p<0.05), gruplar arsındaki
fark önemsizdi (p>0.05). Klinik
olarak önemli relaps oranları mini-implant ve çekim gruplarında sırası ile
%7.14 (1 kişi) ve %14.28 (2 kişi) olarak belirlendi.
Sonuç: Mini-implantlarla intrüzyon ve çekimli
tedaviler farklı yollarla açık kapanışın tedavinde başarılı olsa da, her iki
grubun takip sürecinde relaps eğilimleri benzer bulunmuştur.
Anahtar
Kelimeler: açık
kapanış, diş çekimi, diş gömülmesi
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | December 3, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 27 Issue: 3 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Tıklayınız.