Although the word “külhanbeyi” has a relatively common daily use in Turkish
language, its the origin in the historical context is not that clear. Our knowledge on this
issue depends basically on two sources. The first one is Yeni Osmanlılar Tarihi of Ebuzziya
Tevfik (The Young Ottomans) and the second one is an historical novel of Reşat Ekrem
Koçu, Patrona Halil. The knowledge of Ebuzziya Tevfik basically comes from on an old
Külhanbeyi whom he met in Rodos during his exile and also Tevfik’s limited information on
this issue. Although Reşat Ekrem Koçu did not quote any sources, it is obvious that he had
seen many documents. According to these two sources Külhanbeyis are the children allowed
to take shelter in Külhan (furnace) as long as they obey some certain rules. They have their
own regulations, rituals, jargons and hierarchy. The age of old Külhanbeyis has been ended
by the second half of the 19th century. It is interesting that Ebuzziya Tevfik was pretty
amazed when he heard this story in the 1870’s. Moreover, he stressed that these information
would have probably been forgotten if he had not recorded them. Apart from these two basic
sources, there were a few sources from the second half of the 19th century giving limited
information. All the written material afterwards on this issue basically cited the
aforementioned sources. However, in the 20th century literature, külhanbeyi concept was
generally referred to as a wicked one. Our archival search revealed very limited documents.
Nevertheless, we detected an important imperial edict of 1789, mentioning the külhani
children and forbidding their dwelling in Külhans. We believe that this document is parallel
with the narratives of Ebuzziya Tevfik and Reşat Ekrem Koçu. At least the document reveals
that some children once upon a time indeed took shelter in Külhans and this group finally
became a cause of social unrest that has to be dealt with. However, historical documents
still do not allow us to draw a more clear perspective.
Külhanbeyi sözcüğü günlük kullanımda bilinen bir sözcük olmasına karşın, bu sözcüğün tarihsel bağlamda kökeni net değildir. Bu konuda bilgilerimizin dayandığı iki temel kaynak vardır. Bunlardan birincisi Ebuzziya Tevfik’in Yeni Osmanlılar Tarihi isimli eseri, ikincisi de Reşat Ekrem Koçu’nun Patrona Halil isimli tarihi romanıdır. Ebuzziya Tevfik’in aktardığı bilgilerin çoğu Rodos adasında sürgündeyken tanıdığı eski bir külhanbeyinin anlattıklarının yanında konu hakkındaki kendi sınırlı bilgisine dayanmaktadır. Koçu ise herhangi bir kaynak vermemekle birlikte kendisinin bazı belgeleri görmüş olduğu muhakkaktır. Bu iki kaynağa göre külhanbeyleri evsiz ve kimsesiz olup belli kurallar dâhilinde külhanda barınmalarına izin verilen çocuklardır. Bunların kendilerine göre belli kuralları, ritüelleri, jargonları ve hiyerarşileri vardır. Kadim külhanbeyleri dönemi 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortadan kalkmış gibi görünmektedir. Bunları 1870’li yıllarda dinleyen Ebuzziya Tevfik’in bu bilgileri şaşkınlıkla karşılaması ilginçtir. Yazar bu konuda neredeyse hiçbir şey duymamış ve okumamıştır. Hatta “bunları eğer ben yazmasam unutulup gidecekti” şeklinde bir yorumda bulunur. Bunun dışında 19. yüzyılın ikinci yarısına ait birkaç eserde sınırlı bilgiye rastlanır. Daha sonra yazılan diğer eserlerde bu konuya sınırlı bir şekilde değinilmiş ve başta bahsettiğimiz eserlerden alıntılar yapılmıştır. Ancak 20. yüzyılda yazılan yazılarda külhanbeyleri hemen daima oldukça olumsuz bir şekilde yer almışlardır. Yaptığımız arşiv taramasında da konuya değinen belgelerin neredeyse yok hükmünde olduğunu saptadık. Ancak III. Selim’in 1789 tarihli bir hatt-ı hümâyûnunda külhanî çocuklardan bahsedilmiş ve bunların külhanlarda kalmasının yasaklanması emredilmiştir. Bu belgenin söz konusu kavramı tanımlamasıyla Ebuzziya Tevfik ve Koçu’nun anlatımları paralellik oluşturmakta, en azından hamam külhanlarında bir dönem çocukların barındığı, bunların halledilmesi gereken toplumsal bir sorun haline geldiği anlaşılmaktadır.
Diğer ID | JA57SZ65GF |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 3 Sayı: 8 |
По всем вопросам приема статей и выпуска очередных номеров обращаться в редакцию соответствующего журнала