Tacik felsefesi, 20.-21. yüzyıllarda önemli dönüşümler geçirmiş, kadim geleneklerle modern entelektüel eğilimlerin eşsiz bir bileşimidir. Makale, Ceditçi hareket ve Sovyet döneminden başlayarak, ulusal geleneklere dönüş ve dünya felsefe camiasıyla etkileşim de dahil olmak üzere Sovyet sonrası evrime kadar gelişiminin kilit aşamalarını incelemektedir. İslam felsefesi, Sufizm ve İbn Sina ve Nasır Hüsrev gibi seçkin düşünürlerin mirasının etkisine özellikle dikkat edilmektedir. Batılı felsefi kavramların etkisi ve küreselleşme bağlamında yeni bir felsefi paradigmanın oluşumu analiz edilmektedir.
Tajik philosophy is a unique combination of ancient traditions and modern intellectual trends, having undergone significant transformations in the 20th–21st centuries. The article examines the key stages of its development, starting with the Jadidist movement and the Soviet period, to the post-Soviet evolution, including a return to national traditions and interaction with the world philosophical community. Particular attention is paid to the influence of Islamic philosophy, Sufism and the legacy of such outstanding thinkers as Ibn Sina and Nasir Khusrow. The influence of Western philosophical concepts and the formation of a new philosophical paradigm in the context of globalization are analyzed.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | 21. Yüzyıl Felsefesi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 23 Şubat 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 8 Nisan 2025 |
Gönderilme Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Ocak 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 12 Sayı: 1 |
По всем вопросам приема статей и выпуска очередных номеров обращаться в редакцию соответствующего журнала