Throughout history, people have felt the need for coexistence and solidarity to realise various objectives. Because real persons have a limited lifespan and power. This situation has been effective in the emergence of legal personality. Foundations, as a legal entity, are formed by dedicating property and rights to a specific and permanent purpose. In Turkish law, foundations are established on the declaration of the founder's will to establish a foundation through an inter vivos transaction or a testamentary disposition. However, the foundation gains legal personality later, through registration in the registry kept before the court.
After the declaration of the will to establish a foundation, the declarant may renounce his/her will. Indeed, the founder may refrain from making the application required for the registration of the foundation in the registry before the court, despite the declaration of his will. After the declaration of the will, but while the foundation has not yet acquired legal personality, it is a matter of debate whether the declarant can withdraw the declaration of the will to establish a foundation. In our study, this debate has been analysed and evaluated within the framework of the doctrine and judicial decisions, and a solution has been proposed.
Legal entity foundation formation of a foundation withdrawal acquisition of legal perso-nality by the foundation.
İnsanlar, çeşitli amaçları gerçekleştirmek için tarih boyunca bir arada bulunma ve dayanışma ihtiyacı hissetmişlerdir. Zira gerçek kişiler, sınırlı bir ömre ve kısıtlı bir güce sahiptirler. Bu durum, tüzel kişilik müessesesinin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Tüzel kişilerin bir örneği olarak vakıflar, mal ve hakların belirli ve sürekli bir amaca özgülenmesiyle oluşmaktadır. Türk hukukunda vakıflar, vakfedenin, vakıf kurma iradesini sağlararası işlemle veya ölüme bağlı tasarrufla açıklaması sonucunda kurulur. Ancak vakfın tüzel kişilik kazanması, daha sonraki bir zamanda, mahkeme nezdinde tutulan sicile tescil ile gerçekleşir.
Vakıf kurma iradesinin beyanından sonra, beyan sahibi, vakıf kurma isteğinden vazgeçebilir. Nitekim vakfeden, iradesini beyan etmiş olmasına rağmen, vakfın mahkeme nezdinde tutulan sicile tescili için gerekli olan başvuruyu yapmaktan kaçınabilir. Bu hâlde, vakıf kurma iradesinin beyanından sonra; fakat vakıf henüz tüzel kişilik kazanmamışken beyan sahibinin, vakıf kurma işlemini geri alıp alamayacağı tartışma konusu olmaktadır. Çalışmamızda söz konusu tartışma, öğreti ve yargı kararları çerçevesinde ele alınıp değerlendirilmiş ve çözüm önerisi getirilmeye çalışılmıştır.
Makalenin yazımında yazarların katkı payı oranı, yarı yarıya (%50/%50)’dir. Yazarların makaleye katkısı, makalenin bütününe (tamamına) yaygındır.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Legal Theory, Jurisprudence and Legal Interpretation, Law and Humanities |
| Journal Section | Research Article |
| Authors | |
| Publication Date | September 19, 2025 |
| Submission Date | February 3, 2025 |
| Acceptance Date | April 19, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 74 Issue: 2 |