This article examines the development of ethno-religious nationalism in Georgia under the presidencies of Gamsakhurdia, Shevardnadze, and Saakashvili, with a focus on Muslim minorities. After the dissolution of the Soviet Union, Georgia faced numerous challenges, including ethnic conflicts, civil war, and economic unrest, which hindered the state- and nation-building efforts of the political elite. The ideological vacuum was filled by the Georgian Orthodox Church, which, in addition to its historical role in uniting Georgians, further strengthened the role of religion, resulting in the deep interweaving of ethnic and religious identities. Consequently, being ethnically Georgian and belonging to the Georgian Orthodox Church became prerequisites for being considered a “proper Georgian,” overshadowing the civil understanding required by Western liberal democracies. Based on interviews conducted in Georgia in 2016 and 2017, the study argues that Georgia operated as an ethnic democracy, posing a significant obstacle to civic integration and inclusive nation-building. Furthermore, Islam, as a minority religion associated with past “invaders” and neighboring countries, faced security-driven policies, leading to discrimination against Muslim minorities such as Adjarians, Meskhetian/Ahıska Turks, Azeris/Borchalı Turks, and Kists, who do not align with the Georgian Orthodox Church.
Bu makale Gamsakhurdia, Şevardnadze ve Saakaşvili’nin cumhurbaşkanlıkları döneminde Gürcistan’da etnik-dini milliyetçiliğin gelişimini Müslüman azınlıklara odaklanarak incelemektedir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Gürcistan, siyasi elitin devlet ve ulus inşa çabalarını engelleyen etnik çatışmalar, iç savaş ve ekonomik huzursuzluk gibi çok sayıda zorlukla karşı karşıya kalmıştır. İdeolojik boşluk Gürcü Ortodoks Kilisesi tarafından doldurulmuş ve Gürcüleri birleştirmedeki tarihi rolüne ek olarak dinin rolünü daha da güçlendirerek etnik ve dini kimliklerin derin bir şekilde iç içe geçmesine neden olmuştur. Sonuç olarak, etnik açıdan Gürcü olmak ve Gürcü Ortodoks Kilisesi’ne mensup olmak, Batılı liberal demokrasilerin gerektirdiği sivil anlayışı gölgede bırakarak “gerçek bir Gürcü” olarak kabul edilmenin ön koşulları haline gelmiştir. Gürcistan’da 2016 ve 2017 yıllarında yapılan mülakatlara dayanan bu çalışma, Gürcistan’ın etnik bir demokrasi olarak işlediğini, bunun da sivil entegrasyon ve kapsayıcı ulus inşası önünde önemli bir engel teşkil ettiğini savunmaktadır. Dahası, geçmişteki “işgalciler” ve komşu ülkelerle ilişkilendirilen bir azınlık dini olarak İslam, güvenlik odaklı politikalarla karşı karşıya kalmış ve bu da Gürcistan Ortodoks Kilisesi’ne bağlı olmayan Acaralılar, Ahıska Türkleri, Azeriler/Borçalı Türkleri ve Kistler gibi Müslüman azınlıklara karşı ayrımcılığa yol açmıştır.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Policy and Administration (Other), European Studies, Regional Studies, Politics in International Relations |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | May 22, 2024 |
Publication Date | May 22, 2024 |
Submission Date | July 13, 2023 |
Acceptance Date | March 25, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 24 Issue: 1 |