İnsanlar ve insanların kurdukları şirketlerin Dünyanın sınırlı kaynaklarını
sınırsız bir iştahla ele geçirme ve biriktirme arzusunun ortaya çıkardığı çevre
problemleri, sınırlar ve kuşaklar ötesi problemlere yol açtı. İnsanlığı tehdit eder
hale gelen küresel ısınma, iklim değişikliği, ekolojik dengenin bozulması, su ve
enerji kaynaklarının azalması gibi sorunlar doğal kaynakların tahrip edilmeden
gelecek nesillere nasıl aktarılabileceği kaygılarını da beraberinde getirdi.
Doğanın birbiriyle etkileşen, kendini yenileyen, sürdürülebilir ekosistemi
insanoğlunun hırsına, hızına ve doğa üzerinde her türlü tasarrufta bulunabilme
hakkı olduğu düşüncesine yenik düştü. Ekonominin ve ekonomik göstergelerin
her şeyi belirlediği bir paradigma anlayışına geçildi. Daha fazla bu korkutucu
duruma kayıtsız kalmak mümkün müdür? Dünyanın var olan kaynaklarının
daha adil, verimli ve sürdürülebilir şekilde kullanılması her bir insanın hem
hakkı hem de sorumluluğudur. Sorumluluk birkaç kişi, kurum ya da kuruluşa
değil bütün insanlığa aittir
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Book Reviews |
Authors | |
Publication Date | November 23, 2018 |
Submission Date | January 5, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 |