1990’ların başından itibaren doğrudan Alevi kimliği üzerinden örgütlenmeye başlayan Alevilerin eşit yurttaşlık talepleri karşısında siyasal irade, Aleviliğin siyaseten makul bir biçimde yeniden inşasını talep etmektedir. Bu anlamda devletin bir “Alevilik sorunu” bulunduğu açıktır. Öte yandan modernleşme deneyiminin Aleviliğin kurumlarında yarattığı aşınma ve işlev kaybı, Alevilik ile Aleviler arasında bir mesafe yaratmış ve Aleviliği özellikle genç kuşaklar açısından dışarıdan öğrenilen bir deneyime dönüştürmüştür. Söz konusu mesafe, Alevileri de geleneklerini yeniden keşfetmeye ve inşa etmeye zorlamaktadır. Bu zorunluluğun devletin Alevilik sorunuyla konjonktürel olarak çakışması, Aleviliğin devlet eliyle inşa edilmesi tehlikesini beraberinde getirmektedir. Elinizdeki çalışma, Aleviler açısından bu tehlikeyi bertaraf etmenin yolunun, Aleviliğin tarih ve evren tasarımını doğru okumak ve siyasal talepleri bu tasarımın diline tercüme etmekten geçtiğini iddia etmektedir. Çalışma, Aleviliğin söz konusu tasarımını şekillendiren zaman ve kutsallık kavrayışı üzerine odaklanmakta ve bu kavrayışla devletin ve aşkın dinlerin tarih ve evren tasarımı arasındaki karşıtlığı vurgulamayı hedeflemektedir
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | March 1, 2011 |
Submission Date | July 31, 2014 |
Published in Issue | Year 2011 Volume: 66 Issue: 03 |