Antik Yunan toplumu köleci bir toplumdu. Ekonomik refah ve siyasal demokrasi önemli ölçüde kölelerin üzerinde yükseliyordu. Köle alınır satılır bir mülk ve insan ile hayvan arası bir varlık olarak kategorize edilmişti. Atina hukuku kölelerin canı ve haysiyetine çok sınırlı bir koruma getirmişse de bu kölelerin insan olarak haklarının kabulünden dolayı değil, tahammüllerini sağlamak, verimliliklerini garanti altına almak, ve nihayet onlara davranıştaki aşırılıkların toplum üzerindeki zararlı etkilerinden korunmak içindi. Antik Yunan düşüncesinde köleliğe dair başlıca tartışma köleliğin doğal (doğuştan) veya uylaşımsal (içine düşülmüş) bir durum olup olmadığı temelinde gelişti. Bu tartışma Hellen-barbar ayrımının kabulü veya reddi üzerinde yükseldi. Bir diğer yaklaşım ise köleliğin dışsal değil, içsel bir durum olduğuydu. Köle edinmede ve kölelere davranışta adaletsizliği sorgulayanlar oldu. Ancak bildiğimiz kadarıyla bir kurum olarak köleliğin ilgasını savunan bir kişi bile ortaya çıkmadı ve kölelik evrensel geçerliliği olan bir kurum olarak alındı. Antik Yunan tarihi ve düşüncesi, köleliğin 19. yüzyıla kadar kaldırılmadığı insanlığın sonraki tarihi ile birlikte düşünüldüğünde, hayvanlıktan insanlığa geçişin ahlaki bir mesele değil, insanın insanı araçsallaştırmasının maddi temellerinin ortadan kalkmasına bağlı bir süreç olduğunu gösterir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2008 |
Submission Date | July 31, 2014 |
Published in Issue | Year 2008 Volume: 63 Issue: 01 |