Politik iktisadın kategorilerinin gerçekliğinin nerede aranması gerektiği sorusu, kavramsal bir analizi
gerekli kılmaktadır. Bu kavramsal analiz yapılmadığında, bu kategoriler, “kendinde şeyler” olarak ele
alınmakta, bu kategorileri var eden toplumsal süreçler anlaşılamamaktadır. Bu tür bir yaklaşımın doğrudan
sonuçlarından biri, politik iktisadın kategorilerinin ebedileştirilmesi, bunları var eden tarihsel koşulların
özgüllüğünün göz ardı edilmesidir. Böylelikle, politik iktisadın konusunu oluşturan üretim ilişkileri, tek
toplumsal biçim olarak görülmektedir. Marx’ın politik iktisadın eleştirisi, bu kategorilere ilişkin kavramsal bir
analiz temelinde, bunların tarihsel niteliklerini ortaya koymaktadır. Ancak daha geniş bir çerçevede Marx,
konuyu, öz-biçim diyalektiği içinde ele almakta, bu kategorileri ortaya çıkaran üretim ilişkilerini analiz
etmektedir. Böylelikle, politik iktisadın kategorilerinin neyin biçimi olduğu sorusunu merkeze alarak, bu
biçimin ifade ettiği özü ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Marx’a göre, toplumsal kategoriler, kendinde
şeyler değildir ve belirli bir öznelliği, bu öznelliği ortaya çıkaran toplumsal ilişkileri varsayar. Mevcudiyetleri
bu öznellikle bağlantılı olarak tanımlı olan kategorilerin toplumsal süreçlerle bağıntısının kurulması, bu
öznelliklerce belirlenmiş çerçevenin dışına çıkılması demektir. Böylelikle bu eleştirel yaklaşım, özneyi kendi
tarihselliğinin ötesine taşınmasının aracı olmaktadır.
The question where should the reality of the categories of political economy be looked for requires a conceptual analysis. One of the immediate results of such an analysis is universalization of the categories of political economy and dismissing the specificity of the historical conditions that create them. Thus, the production relations that constitute the subject of political economy are taken to be the sole social form. The critique by Marx of political economy delineates the historical character of these categories on the basis of a conceptual analysis. However, Marx, on a broader context, handles the issue within the dialectics of essenceform relationship and analyses the production relations that give rise to these categories. Thus, he aims to determine the essence that these forms express by giving an answer to the question whose forms these categories are. To Marx, social categories are not things in themselves and presuppose a certain subjectivity,
with the production relations that give rise to such a subjectivity. Linking these categories, whose existence is defined in terms of their relation to this subjectivity, with social processes allows one to free her/himself from the circumstances determined by these subjectivities. This critical approach, thus, opens the way for surpassing the historically determined limits of such subjectivities.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 27, 2017 |
Submission Date | March 7, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 72 Issue: 4 |