Abstract
Önceleri devletlerin birbirleriyle olan ilişkileri
ve anlaşmazlıkları üzerinden anlamlanan güvenlik
kavramı, özellikle Soğuk Savaş sonrası
dönemde, devletlerden toplumlara aktarılmış
ve farklı toplumsal aidiyetlerin birbirleriyle
olan anlaşmazlıkları neticesinde zorunlu göç
hareketleri, katliamlar ve iç savaşların sayısında
dramatik bir artış yaşanmıştır. Kimliğin güvenlikleştirilmesi
üzerinden anlamlanan bireysel/
toplumsal güvensizliği, güvenlik kavramsallaştırmasının
merkezine yerleştiren Kopenhag
Okulu, insani güvenlik yaklaşımına kavramsal
bir destek sağlayabilmektedir. Bu çalışmada
ele alınan temel husus ise, Kopenhag Okulu’nun
öngördüğü güvenlikleştirme yaklaşımının,
etnik/dinsel/mezhepsel ayrımlar üzerinden
ciddi bir iç çatışmaya eklemlenmiş olan Irak’taki
güvenlik açığını değerlendirme konusunda
önemli bir dayanak noktası olabileceğidir.