Moğollarda soylu kadınları her zaman siyasi, ekonomik ve sosyal hayatta önemli roller
oynamışlardır. Ayrıca, kadının soyu kocasının ve çocuklarının siyasi ve askeri kariyerleri için
hayati bir öneme sahip idi. Daha da önemlisi, bu gelenek, Moğol İmparatorluğu yıkıldıktan sonra
Orta Asya ve Hindistan‟da kurulan devlet ve imparatorluklarda yüzyıllarca devam etmiştir. 14.
yüzyılda Moğol hanedanlıkları yıkıldıktan sonra, özellikle Cengiz Han‟ın Altın Soyundan gelen
kadınlar ile evlilik, hükümdar olmak isteyen emirler için en önemli meşruiyet kaynaklarından biri
olmuştur. Türk devlet sistemi içinde de soylu kadınlar çok önemli olmasına rağmen, bu durum
en azından Moğollarda olduğu gibi süreklilik arz etmemiştir. Türkler ile karşılaştırma
yapıldığında, Moğollarda ana soyu her zaman daha önemli olmuş ve kadınların siyasi olarak
daha aktif olmuşlardır. Türkler ve Moğollar aynı coğrafyada, benzer sosyal ortamda benzer
politik ve ekonomik yapılara sahip olmalarına rağmen, kadının konumu neden farklılıklar
gösteriyor? Bu makalede bu soruya cevap bulabilmek amacı ile başta Cengiz Han‟ın Altın
soyunu dayandırdığı Alan-Goa hikâyesi ve Türk hanedanlıklarının soylarını dayandırdıkları
Oğuz Kağan destanları karşılaştırmalı incelenecektir.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ocak 2017 |
Gönderilme Tarihi | 9 Ocak 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |
Avrasyad''de yayınlanan makaleler, Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır. Bilimsel araştırmaları kamuya ücretsiz sunmanın bilginin küresel paylaşımını artıracağı ilkesini benimseyen dergi, tüm içeriğine anında açık erişim sağlamaktadır. Makalelerdeki fikir ve görüşlerin sorumluluğu sadece yazarlarına ait olup Avrasyad''nin görüşlerini yansıtmazlar. Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası