Öz
Geçmişten bugüne kadar Türkçenin öğretimi ve tanıtımı üzerine pek çok eser yazılmıştır. Türklerin aktif bir siyasî ve askerî geçmişe sahip olması, farklı coğrafyalarda devlet teşkilatlanması kurması gibi nedenler bu durumun ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Zaman zaman Türkçenin başka dillerle karşılaştırması yapılmış, özellikle İslamî dönem yazılı eserleriyle birlikte Arapça ve Farsça karşısında bir Türkçe profili ortaya çıkmıştır. Kaşgarlı Mahmud’un yazdığı Divanü Lügati’t-Türk adlı eserle başlayan ve Türkçenin yetkin, yeterli bir dil olduğu savını taşıyan fikirler Eski Anadolu Türkçesi dönemine kadar devam etmiştir. Türklerin kendi devlet teşkilatlanmalarının yanı sıra başka devletlerin siyasî, askerî ve bürokratik kademelerinde yer aldıkları bilinmektedir. Abbasîler devrinde askerî, Moğol Devleti ve ondan ayrılan devletler döneminde bürokrasi kademelerinde Türklerin varlığı söz konusudur. Diğer taraftan Gazneli, Memlûklu gibi Türk devletlerinde ise yönetici kademenin Türk olması Türkçeye olan ilgiyi arttırmıştır. Türklerin Arap ve İran coğrafyasına hem siyaseten ve nüfus olarak hâkim olmaya başlaması hem de İslâmiyet’i benimsemesi bu coğrafyalarda Türk’e ve Türkçeye olan ilginin artmasına neden olmuş hatta bu bir gereklilik haline gelmiştir. İbni Mühennâ Lügati, İlhanlı Devleti sahasında Türkçe, Farsça ve Moğolca olmak üzere üç dilde yazılmıştır. Eser bu üç dilin gramer özelliklerini Arapça olarak anlatmakta ve bu dillerdeki söz varlığını Arapça karşılıklarıyla vermektedir. Çalışmaya konu Paris nüshası Bibliothèque Nationale’de Turc 208’de bulunmakta ve eserin sadece Türkçe bölümü içermektedir. Nüsha 1900 yılında Melioranskiy’in doktora tezinde mukayeseye esas nüshalardan biri olarak kullanılmıştır. Türkiye’deki çalışmalar ise daha çok İstanbul nüshası üzerine yapılmış olup Avrupa’daki beş nüshaya pek fazla değinilmemiştir. Avrupa nüshaları sadece Melioranskiy tarafından günümüzden bir asır önce ele alınmıştır. Bu çalışmada eserin Avrupa nüshaları arasında yer alan Paris nüshasının tanıtılması amaçlanmıştır. Eser üzerindeki tek çalışmanın Rus dilinde yapılmış olması araştırmacıların bu eser hakkındaki bilgi edinimini sınırlandırmaktadır. Eserin genel özellikleri bakımından tanıtılması eser üzerine Türk bilim insanlarının çalışmalarına bir kapı aralayacaktır. Çalışmada Paris nüshasının Arap harfli Türkçe metninin bazı bölümleri çeviri yazı ile Latin harflerine aktarılmıştır. Eserin Arapça açıklamalarına konuya açıklık getirecek düzeyde çalışmanın içerisinde yer verilmiştir.