Türkiye üç büyük kıtanın ortasındaki konumuyla, sık sık doğal afetlere özellikle deprem ve sellere, yaz aylarında ise orman yangın afetlerine maruz kalmaktadır. Aynı zamanda hasar veren depremler bakımından da dünyanın dördüncü ülkesidir. Büyük çaplı afetlerde binleri aşkın can kaybının yanında ciddi boyutlarda maddi zararlar da oluşmaktadır. Bu çalışmanın amacı, ulusal ve uluslararası hukuk dayanaklarını gözden geçirerek yönetimlerin alması gereken tedbirleri ortaya koymak, benzer doğal afetlere karşı diğer ülkelerde yapılanlara, ülkemizdeki geçmiş doğal afetlerden çıkarılan derslere akademik çalışmalarımızdan gelen tecrübi birikimi de katarak doğal afetlerin kader olmadığını kayıt altına almaktır. Akademik anlamda ülkemizin bekasını dahi etkileyebilecek yeni afetlere karşı, afet öncesinde önlemler alarak afetin hasarlarını minimize edecek çalışmalara ağırlık vermek, insanımızın yaşam hakkını korumak ve hayat standardını yükseltmek zorunda olduğumuzun bilincinde olmayı vurgulamaktır. Burada dini ve ahlaki kurallar çerçevesinde kader anlayışının yorumlanması ve insan hakları konusunda hiçbir hatanın özür teşkil edemeyeceğinin farkına varılması gerekir.
Bu kapsamda çalışmamızda dirençli şehirler kurmada yerel yönetimlerle merkezi idare arasındaki görev taksimi, idari vesayet, inşaat sektörünü düzenleme ve iskan sonrası binaların kullanımı ile sorumluluğu konusunda mülkiye müfettişi, belediye başkanı, teknik eleman ve müteahhitlerden oluşan kırkı aşkın yetkin kişi ile yapılan mülakatlar sonrasında sorunlar ve çözüm önerileri oluşturulmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kamu Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 21 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 14 Sayı: 1 |