XV. yüzyıla kendinden önceki Türk-İslam devletlerinden çok güçlü bir fıkıh geleneği tevarüs ederek ulaşan Osmanlı fıkıh ulemasının büyük ölçüde nakilcilik, şerhçilik çizgisinde olduğu, dolayısıyla güçlü bir gelenekselcilik takip ettikleri söylenebilir. Bu dönemde bahsedilen geleneğin dışına çıkma gayretinde olan âlimler de bulunmaktadır. Fâtih Sultan Mehmet’in büyük değer verdiği isimlerden olan Molla Hüsrev’in Gurerü’l-Ahkâm ve bunun şerhi olan Dürerü’l-Hükkâm fî Şerhi Gureri’l-Ahkâm adlı teliflerinde buna dair işaretler vardır.
Bu yazıda, adı geçen âlimin yukarıda bahsedilen eserlerde kullandığı ve fıkıh ilmi bakımından özgünlüğü aradığını gösteren “ekûlü” iddiası üzerinden gelenekselcilik çizgisinin dışına çıkma gayreti değerlendirilecektir. Fıkıh ilminin gelişen ve değişen şartlara göre sürekli yenilenme ihtiyacı hisseden bir yapısının farkında olan Molla Hüsrev, toplumun artan ihtiyaçlarıyla birlikte değişen sosyal, ekonomik ve hatta siyasî şartlar çerçevesinde yeni görüşler ortaya koyarken gelenekselciliğe çok da bağlı olmadığını göstermektedir. Onun bu sahadaki katkısı dönemin kaynakları çerçevesinde tespit edilecek ve bu sayede daha sonraki yüzyıllarda Osmanlı ilim ve fıkıh anlayışındaki durağanlaşmanın sebeplerine ışık tutulmuş olacaktır.
Yaptığım araştırmada, orijinal kaynaklar ve güncel çalışmalardan istifade ettiğimi, bu araştırmayı yaparken kurum ve kişilerin haklarını ihlal etmediğimi, bilimsel araştırma usul ve kurallarına uyduğumu beyan ederim.
It can be said that the Ottoman fiqh scholars, who reached the XVth. Century by inheriting a very strong fiqh tradition from the previous Turkish-Islamic states, were largely in the line of transferism and exegesis, and therefore followed a strong traditionalism. In this period, there were also scholars who tried to go beyond the mentioned tradition. There are signs of this in the works of Molla Hüsrev, one of the names that Sultan Mehmed The Conqueror greatly valued, called Gurerü’l-Ahkâm and its commentary, Dürerü’l-Hükkâm fî Şerhi Gureri’l-Ahkâm.
In this article, the effort of the aforementioned scholar to go beyond the traditionalism line will be evaluated through the claim of “ekûlü”, which shows that she is looking for originality in terms of fiqh and used in the above-mentioned works. Molla Hüsrev, who is aware of the structure of the science of fiqh that needs to be constantly renewed according to the developing and changing conditions, shows that he is not very attached to traditionalism while putting forward new views within the framework of the changing social, economic and even political conditions with the increasing needs of the society. His contribution in this field will be determined within the framework of the sources of the period, and in this way, it will shed light on the reasons for the stagnation in the Ottoman science and fiqh understanding in the following centuries.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Early Modern Ottoman History |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | March 31, 2024 |
Submission Date | February 5, 2024 |
Acceptance Date | March 22, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |