Cumhuriyeti kurulduğu yıllarda, yeterli sermaye
birikimi ve güçlü burjuvazinin yetersizliği nedeniyle, siyasi-bürokratik
kesimlerin ülke yönetiminde belirleyici etkisi söz konusu olmuştur. Siyasi ve
bürokratik kesimle uyumlu ilişki geliştiren devletçi burjuvazi, piyasa ve
rekabet koşullarından ziyade, devleti
yönetenlerle geliştirdiği patronaj ilişki sayesinde ekonomide etkili olmuştur.
Bu durum, siyasal hayatta güçlü ve örgütlü yapılardan ziyade, tekçi bir toplum
modeline elverişli ortam hazırlamıştır. Ancak 1970’li yılardan itibaren dünya
ölçeğinde yayılan “neo-liberal” veya
“yeni sağ” düşüncesinin Türkiye’deki siyasi temsilcileri ve Anadolu
burjuvazisi, Türkiye’deki değişimin önünü açmıştır. Bu bağlamda Türkiye’de 1980’li yıllar; yeni
ekonomi anlayışın gelişmesinde ve İslami düşünce ve sermayenin güçlenmesinde
dönüm noktasını oluşturmuştur. Erbakan’la siyasette temsil edilen bu kesim, Özal
döneminde ekonomi ve siyasette etkin olmaya başlamış sonuçta Erdoğan dönemiyle
de siyaseti değiştiren ve dönüştüren aktör olmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Ocak 2019 |
Gönderilme Tarihi | 2 Eylül 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 9 Sayı: 2 |