Giurgiu is a settlement located on the left bank of the Danube River that dates back to the Mesolithic Age and where many civilizations ruled. Giurgiu, which has been known by various names in the historical process and has the characteristics of a port town, was named “Yergöğü Öte Yaka” compared to the city of Ruse (Yergöğü Beri Yaka) on the opposite shore after it came under Ottoman rule during the reign of Çelebi Mehmed. From the conquest to the late 16th century, the number of guards was increased in Giurgiu, which was exposed to many attacks and looting of the Crusader army, especially Wallachia; some exemptions were also given to the Muslim and Christian reaya (people) living in the suburbs in return for the protection and repair of the castle.
Giurgiu, located on the northern border of the Ottoman Empire, was also directly affected by Ottoman-Wallachian relations. In the town and castle, which became the target point during the conflicts, some events disrupted the peace, such as border violations, banditry, desertions, tax issues, and theft in times of peace. However, the fact that Giurgiu is bordered by Wallachia and its location on the Danube has made the town important politically, militarily, commercially, and economically. Having a large pier, a lively trade, and a lively market, Giurgiu also served as a gateway for Istanbul’s food supply.
This article points out the military, demographic and socio-economic status of Giurgiu in the 16th century as a town of the Ottoman Empire with castles and piers. The fact that there was little research in the existing literature on the town during the time frame mentioned earlier motivated this research. The study framework was based on tahrir records, mühimme books, and kanunnames, and the plot of the period was tried to be complemented through chronicles, travel books, and domestic and foreign works.
Tuna Nehri’nin sol kıyısında bulunan Yergöğü, tarihi Mezolitik Çağ’a kadar uzanan ve birçok medeniyetin hüküm sürdüğü bir yerleşim birimidir. Tarihî süreçte çeşitli isimlerle anılan ve bir liman kasabası özelliği gösteren Yergöğü, Çelebi Mehmed döneminde Osmanlı hâkimiyetine girdikten sonra karşı kıyıdaki Rusçuk (Yergöğü Beri Yaka) şehrine kıyasla “Yergöğü Öte Yaka” olarak isimlendirilmiştir. Fetihten XVI. yüzyılın sonlarına kadar başta Eflâk olmak üzere Haçlı ordusunun birçok saldırı ve yağmasına maruz kalan Yergöğü’de muhafız sayısı arttırılmış, varoşta yaşayan Müslüman ve Hıristiyan reayaya kale koruması ve tamiri karşılığında bazı muafiyetler verilmiştir.
Osmanlı’nın kuzey sınırında bulunan Yergöğü, Osmanlı-Eflâk ilişkilerinden de doğrudan etkilenmiştir. Çatışmalar sırasında hedef noktası haline gelen kasaba ve kalede, barış zamanlarında da hudut ihlalleri, eşkıyalık, firarlar, vergi meseleleri ve hırsızlık gibi asayişi bozan olaylar yaşanmıştır. Bununla birlikte Yergöğü’nün Eflâk ile sınırdaş olması ve Tuna’daki konumu kasabayı siyasî, askerî, ticarî ve ekonomik açıdan önemli hale getirmiştir. Büyük bir iskeleye, canlı bir ticarete ve hareketli bir pazara sahip olan Yergöğü, aynı zamanda İstanbul’un iaşesinin temin edilmesinde bir geçit görevi üstlenmiştir.
Bu makalede, kale ve iskeleye sahip bir Osmanlı kasabası olarak Yergöğü’nün XVI. yüzyıldaki askerî, demografik ve sosyo-ekonomik durumuna dikkat çekilmiştir. Söz konusu dönemde kasabayla ilgili yerli literatürdeki bilgilerin yok denecek kadar az olması böyle bir çalışmanın yapılmasında etkili olmuştur. Konunun çerçevesinin oluşturulmasında ağırlıklı olarak tahrir kayıtları, mühimme defterleri ve kanunnameler kullanılmış, kronikler, seyahatnameler, yerli ve yabancı eserler yoluyla dönemin olay örgüsü tamamlanmaya çalışılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | July 1, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 11 Issue: 1 |
For submission of articles to the JBRI: baedergisi@gmail.com
Creative Commons Attribution 4.0 International License