Bu çalışmada Milli Mücadele günlerinde Anadolu’daki milli uyanışa, Heyet-i Temsiliye’nin ve TBMM’nin kararlarına karşı duran Ahmet Hamdi Paşa’nın yaşam öyküsü ele alınacaktır. Ahmet Hamdi Paşa 27 Haziran 1871 yılında Hersek’e bağlı Nikşic'de doğmuştur. Harbiye Mektebi'nden mezun olmuştur. Sınır Müfettişliği görevlerindeki başarısı nedeniyle II. Abdülhamit tarafından ödüllendirilmiştir. İttihat ve Terakki Cemiyeti döneminde terfi ettirilmediği için muhalefet saflarına geçmiştir. Mondros Mütarekesi'nin ardından siyasete atılmış, Milli Mücadele'ye karşıt örgütler kurmuş ya da içinde yer almıştır. Nigehban Askeri Cemiyeti, Kızılhançer Cemiyeti ve İla-yı Vatan Cemiyeti'nin kurucularındandır. Tarikat-ı Salahiye adlı cemiyeti de o örgütlemiştir. Anadolu’da çıkarılan iç ayaklanmalara destek vermiştir. Padişah Vahideddin’in fahri yaveri olmuştur. 5. Ordu Komutanı olarak Eskişehir'de Milli Güçlere karşı örgütlenmeler yapmıştır. Milli Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasının ardından Vahideddin’i sık sık ziyaret etmiştir. Sadrazam Damat Ferit’in yalısında yapılan toplantılara katılmıştır. İstanbul’da geleceklerinden endişeye kapılarak İngiliz Elçiliği’ne sığınanlar arasında yer almıştır. 6 Kasım 1922’de İngilizlerce Taşkışla’ya sevk edilmiş, burada on gün kaldıktan sonra Köstence’ye gönderilmiştir.
Ahmet Hamdi Paşa Romanya’nın Köstence kentine yerleşmiştir. Mehmet Ali, Mustafa Sabri, Gümülcineli İsmail ve Vehip Paşa gibi Türkiye karşıtları ile yolları Köstence’de buluşmuştur. Yine Köstence’de bulunan ve Osmanlı Hanedanı’nın en zenginlerinden sayılan Yusuf İzzettin Efendi’nin oğlu Nizamettin Efendi’nin himayesine girmiştir. Vahideddin ile haberleşmesini Tütüncübaşı Şükrü aracılığı ile sürdürmüştür. Arnavutluk vatandaşlığına geçmiş, maddi açıdan rahat bir yaşam sürmüştür. Tarikat-ı Salâhiye’yi yurt dışında da örgütlemiştir. Temmuz 1925 yılına değin Türkiye aleyhinde çalışmıştır. Bu yıldan itibaren ülke dışında yaşayan Türkiye karşıtları ile ilgi olarak Türk makamları için muhbirlik yapmıştır. Türkiye adına çeşitli ülkeleri ziyaret etmiş, bilgi toplamıştır. Oldukça değerli bilgileri Türk makamlarına iletmiştir. Bunlar arasında bulunan San-Remo görüşmeleri Vahideddin’in Türkiye’ye dönüş planını içermektedir. Bu plan çerçevesinde bir ordu örgütlenmesine de girişilmiştir. Ahmet Hamdi Paşa sürgündeki muhaliflerin kurduğu örgütlerin başarısız olacağını düşünmüştür. Muhalif isimleri de ağır bir şekilde eleştirmiştir. Yaptığı hizmetin karşılığı olarak Türkiye Ahmet Hamdi Paşa’ya para ödemişse de Türk yetkililer onu güvenilir bulunmamış, çift taraflı çalıştığından şüphe edilmiştir. Sürgündeki arkadaşları da ondan şüphelenmiştir. Muhbir olduğu bilgisi yayılmıştır. O ise kendisine çok güven duymuştur. Hatta kendisini Lawrence’a benzetmiştir. İngilizlerin ona sunduğu imkânları Türk yetkililerden istemiştir. Yaşamının sonuna dek muhbirliğini sürdürmüştür. 1931 yılında Ahmet Hamdi Paşa’nın sağlığı bozulmaya başlamıştır. Çalışmalarını sürdürse de moral çöküntü yaşamaya da başlamıştır. Türk makamlarına yaptığı başvurularla çeşitli isteklerde bulunmuştur. Hatta Başbakanlığı da bir mektup göndermiştir. Özellikle Yüzellilik listeden adının çıkarılmasını ve Türkiye’ye dönmesine izin verilmesini istemiştir. Ancak Türkiye böyle bir karar almamıştır. 1935 yılına gelindiğinde hastalığı şiddetlenmiştir. 18 Ocak’ta ölmüştür. Cenazesi Türkiye’nin gönderdiği para ile defnedilmiştir. Evrakları ise Türk yetkililerce alınmış, mühürlenmiş ve Bükreş Elçiliği’ne gönderilmiştir. Özel eşyaları ise kızı Mihrican’a teslim edilmiştir.
“Kiraz” lakabıyla ünlenen Ahmet Hamdi Paşa, daha Milli Mücadele sürerken Ankara Bidayet Ceza Mahkemesi’nin 3 Temmuz 1920’de gıyabında yaptığı yargılama sonucu, Vatana İhanet Yasası’nın ikinci maddesi gereğince, yakalandığında tekrar muhakeme edilmek üzere idama mahkûm edilmiştir. Büyük Zafer’in ardından ülkeden kaçmış, Lozan Antlaşması’na ekli Genel Af Protokolü çerçevesinde af dışında bırakılan yüz elli kişi arasında ilk sırada yer almıştır. Tarihimize Yüzellilikler Listesi olarak geçen bu belgede “Vahideddin’in Beraberindekiler” başlığı altında yer alan, diğer Yüzellilikler gibi 28 Mayıs 1927 kabul edilen 1064 sayılı kanunla Türk vatandaşlığından çıkarılan “Yaver-i Has Kiraz Hamdi Paşa”nın sürgün yaşamı, muhbirliği, sürgündeki muhalefet hakkındaki düşünceleri ve içine düştüğü moral çöküntü de istihbarat (Milli Âmale Hizmet/MAH) belgelerine dayalı olarak bu çalışmada yer bulacaktır.
Yok
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | July 1, 2020 |
Submission Date | June 9, 2020 |
Acceptance Date | June 24, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 |