Birinci Dünya Savaşı öncesi politik, askeri ve ekonomik gelişmeler, özellikle Avrupa merkezli olmak üzere küresel ölçekte bir cepheleşmeye neden olmuştur. İktisadi açıdan sağlamlaştırılmış emperyalist duygular, politik açıdan şiddetin yoğunluğunu artırmıştır. Küresel çapta kutuplaşan dünya, bilhassa “kaba gücün” aracı olarak gördüğü savaş harcamalarını artırırken, diğer yandan da sivil şahıslar hızla askerleştirilmiştir. Askerleştirilmiş kitleler, Birinci Dünya Savaşı’nda cephelere ayrılan, bloklaşan ulus devletler ya da imparatorluklar tarafından mevzilere gönderilerek aslında, zihinsel ve bedensel büyük bir seferberliğin yolu açılmıştır. Kin, nefret, tehdit ediliyor olma hissiyatlarıyla doğrudan ilintili olan bu durum, tehdit edilme hissiyatının ortaya çıkardığı ötekileştirmeyi derinleştirirken, devletler korunma/koruma hissiyatıyla ittifaklar birlikteliğine sürüklenmiştir. Birinci Dünya Savaşı arifesinde şiddetli İngiliz propagandasının etkisiyle Avustralya, Almanya tarafından işgal edileceği paranoyasına kapılmıştır. Almanya tarafından tehdit ediliyor olma hissiyatı nedeniyle Avustralya, Büyük Britanya’nın yanında Birinci Dünya Savaşı’na katılmıştır. Avustralya askeri; Çanakkale, Batı Cephesi, Filistin, Mısır gibi Birinci Dünya Savaşı’nın önemli cephelerinde görev almıştır. Birinci Dünya Savaşı’nda 416.809 Avustralya askeri seferber edilmiş, savaş bittiğinde 60.000’den fazla Avustralya askeri ölmüş, 156.000 civarında Avustralya askeri ya yaralanmış ya da esir alınmıştır. Dört yıl süren dünya savaşının getirdiği en büyük felaket, büyük insan kayıpları olmuştur. Diğer pek çok devlet için geçerli olan büyük felaket, Avustralya için de ekonomik, politik ve toplumsal sorunları peşi sıra getirmiştir. Bu problemlere çözüm getirmek amacıyla Avustralya’da Birinci Dünya Savaşı esnasında başlatılan ve “asker iskân programı” adıyla anılan uygulama yürürlüğe konmuştur. Avustralya asker iskân programı; Avustralya Federal Hükümeti ve eyalet hükümetlerinin koordinesinde, iş birliğine dayalı, kurumsal hiyerarşik altyapısı kanunlarla düzenlenmiş, belirli bir grubu ilgilendiren, kırsalda tarım/hayvancılığa yönelik, devlet arazisi ve tarım aletlerinin düşük ücretli gazilere satılması ya da kiralanması yöntemiyle, özel toprak mülkiyeti edinimini kolaylaştıran, toplumun refahı ve huzurunu amaçlayan bir iskân uygulaması olarak tanımlanabilir. Avustralya, savaştan kaynaklı tarımsal-ekonomik faaliyetlerin aksamasını telafi etmek ve ülkedeki siyasi-toplumsal huzursuzluğu yatıştırmak amacıyla, terhis olan askerler ve yakınlarını tarımsal kalkınma projesi kapsamında yerleştirerek programı uygulamıştır. Avustralya, iki büyük savaş sonrası dönemde tarımsal kalkınma modeli temel alınarak uyguladığı programı, işsizliğe çözüm üretmek ve toplumsal huzursuzluğu yatıştırmak amacıyla uygulamaya koymuştur. Bunun yanı sıra Birinci Dünya Savaşı sonrası bağımsızlığını kazanan ve savaş sonrası Orta-Doğu Avrupa’da ve Kanada’da uygulanan programlar, Avustralya asker iskânı uygulamasıyla karşılaştırılmıştır. Kanada’nın da Avustralya örneğinde olduğu üzere hem eski bir İngiliz kolonisi olması hem de Avustralya gibi Birinci Dünya Savaşı’na Büyük Britanya’yla birlikte katılmış olması ve Birinci Dünya Savaşı sonrası asker iskânı politikasını hem Avustralya’nın hem de Kanada’nın aynı dönemde uygulamış olması, Avustralya-Kanada uygulamalarının karşılaştırılmasında esas nedenlerden birisidir. Bununla birlikte, Birinci Dünya Savaşı sonrası bağımsızlığını henüz kazanmış Orta ve Doğu Avrupa devletlerinde uygulanan tarımsal kalkınma programlarının incelemesi yapılarak, genel çerçevede aynı döneme tekabül eden, toprak ve iskân politikalarının karşılaştırılması yapılmıştır. Böylece, Birinci Dünya Savaşı sonrası Yeşil Devrim olarak nitelendirilen ve popüler olan toprak politikalarıyla benzeşen ve ayrılan yönlerinin tespiti amaçlanmıştır. Bu çalışma kapsamında, Avustralya’da programın uygulamada kaldığı süreçte (1916-1961), gazi askerlere toprak dağıtılması ve malî yardımla desteklenen asker iskânı programı incelenmiştir. Ayrıca çalışmada Avustralya iskân programının; iç siyaset malzemesi yapılarak siyasi elitler tarafından politize edildiği, federal ve eyalet hükümetleri arasında eşgüdüm eksikliği neticesinde iskân edilen gazi ve ailelerinin araziyi terk ettiği, çevresel büyük felaketlere neden olduğu gerekçeleriyle programın başarısız olduğu eleştirilerine de yer verilmiştir. Söz konusu program kapsamında; terhis olmuş askerlerin iskânı, programın hedefi, tarihsel süreci, siyasi, ekonomik ve toplumsal boyutları derinlemesine araştırılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | July 1, 2020 |
Submission Date | May 6, 2020 |
Acceptance Date | June 1, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 2 Issue: 20 |