The perception of the term ‘söz’ (word) in classical Turkish
literature can be evaluated by semiotics. When looking at the works of
classical Turkish literature writers and poets, we can say that to express
a linguistic sign ‘söz’ (word) was used; for the term signified ‘mana’
(meaning) was used and for the term signifier ‘lafz’ (wording) was
used. When we analyze the historical progress of this approach, we can
see that ‘söz’ in classical Turkish literature was not perceived as a sign
until the XVIIth century. In most cases ‘söz’ and ‘lafz’ concepts were
interchangeable. ‘Söz’ began to be used as a sign systematically during
the XVIth century. By the XVIIth century poets viewed ‘söz’ as a sign.
When examining the “Divans”, it can be seen that the usages of ‘söz’,
‘lafz’ and ‘mana’ were considerably increased in poems in the XVIIth
century. For example, in Nef’î’s Divan of approximately 4300 couplets,
‘söz’ is mentioned in 172 couplets while signifier ‘lafz’ is mentioned
in 17 couplets and signified ‘mana’ in 236 couplets. These numbers
are much higher than the ones in the ten divans of different centuries
examined for this study. At this point, it is concluded that the poet
Nef’î thinks a lot about the concepts of ‘söz’, ‘lafz’ and ‘mana’ as sign,
signified and signifier. According to Nef’î, the indicator is the ‘söz’
and the intellectual concept dimension of the indicator should be based
on the world of religious values of Islam. These values are also called
‘mana’. ‘Lafz’ is the auditory code at this point, and without ‘mana’
the intellectual concept dimension of the sign ‘lafz’ has no meaning.
Thus, we can say that the poet Nef’î in the XVIIth century expressed
his thoughts similarly to Ferdinand de Saussure’s thoughts, who lived
in the XIXth century. Therefore the importance of the study should be
evaluated in this respect.
Klasik Türk edebiyatına bakıldığında, gösterge kavramının “söz”
kelimesiyle; göstergenin gösterilen boyutunun mana, gösteren boyutunun
da “lafz” kelimeleriyle karşılandığı söylenebilir. Bu yaklaşıma
tarihî süreç içinde baktığımızda klasik Türk edebiyatında XVII. yüzyıla
kadar, “söz” kavramının tam olarak bir gösterge şeklinde yorumlanmadığını;
çoğu eserde “söz” ile “lafz” kavramlarının birbirinin yerine
geçtiğini görürüz. Sözün bir gösterge olarak açıklanışı ancak XVI.
yüzyılda sistemleşme yoluna girer. XVII. yüzyıla gelindiğinde şairler,
“söz”e gösterge bilimi açısından bakarlar. Bu bağlamda divanlar tarandığında
şiirlerde geçen “söz”, “lafz” ve “mana” kelimelerinin sayısında
XVII. yüzyılda bir artış olur. Örneğin Nef’î’nin yaklaşık 4.300 beyitlik
divanında “söz” 172 beyitte geçerken “lafz” 17, “mana” da 236 beyitte
geçer. Bu rakamlar bu çalışma için taranan farklı yüzyıllardan alınan on
divanda geçen “söz”, “lafz” ve “mana” kelimeleriyle ilgili sayısal verilerden
çok daha yüksektir. Bu noktada şair Nef’î’nin “söz”, “lafz” ve
“mana kavramları üzerinde çok düşündüğü sonucuna ulaşılır. Nef’î’nin
şiirleri incelendiğinde, Nef’î’ye göre gösterge “söz”dür ve göstergenin
düşünsel kavram boyutu İslam’ın dinî değer dünyasına dayanmalıdır.
Bu değerlere de “mana” denilmektedir. “Lafz”, bu noktada işitimsel
koddur ve göstergenin düşünsel kavram boyutu, diğer bir ifadeyle manası olmadığı sürece lafzın bir değeri yoktur. Böylece XIX. yüzyılda
yaşayan F. Saussure’ün gösterge ile ilgili düşüncelerini XVII. yüzyılda
şair Nef’î, kısmen de olsa düşünmüş ve bu düşüncelerini şiirlerinde dile
getirmiştir, diyebiliriz. Çalışmanın önemi de bu açıdan değerlendirilmelidir.
Söz mana lafz gösterge bilimi gösterge klasik Türk edebiyatı Nef’î
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Linguistics |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 |