Musul ve
Halep merkez olmak üzere el-Cezîre, Doğu Anadolu ve Suriye’de hüküm sürmüş olan
Zengî Atabeyliği’nin temeli Aksungur tarafından atılmıştır. Selçukluların
hizmetinde bulunan Aksungur, onlar tarafından Halep valiliğine atanmıştır.
Vefatından sonra ise oğlu İmâdüddîn’in, Irak Selçuklu sultanı, Sultan Mahmud’un
iki oğluna atabey olarak atanmasıyla Zengî Atabeyliği resmen kurulmuştur.
İmâdüddîn, atabey olarak atandıktan sonra Haçlılara karşı ilk ciddi mücadeleyi
başlatan Müslüman lider olmuştur. Onun çabalarının sonucudur ki Urfa Haçlı
Kontluğu tarih sahnesinden silinmiş ve burası yine Müslümanların eline
geçmiştir. İmâdüddîn’in vefatından sonra Ülke hanedanın ortak malıdır, geleneği
uyarınca ülkesi; Musul ve Halep kolları olmak üzere ikiye bölünmüştür. Halep
kolunun başına geçen Nûreddîn, babasının izinden yürüyerek İslâm âleminin
selameti için çok büyük uğraşlar vermiş, yine bu idealle Haçlılara karşı çetin
mücadeleler gerçekleştirmiş ve onlara çok büyük zayiatlar verdirmiştir.
Nûreddîn’in İslâm âlemini başta Haçlılar olmak üzere Gayr-ı Müslimlerin
tehlikesinden kurtarabilmek için üç büyük hedefi vardı. Bunlardan ikisi
Salâhaddîn tarafından gerçekleştirilirken üçüncüsü ise asırlar sonra Fatih
Sultan Mehmed tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu makalede Nûreddîn’in bu üç
hedefinden Salâhaddîn tarafından gerçekleştirilen hedefler üzerinde durulacaktır.
Aksungur laid the
foundation of the Zangi principality (Atabeylik), which governed headquarters
of Mosul and Aleppo, as well as al-Jazīra, East Anatolia and Syria. He served
for Seljuqs and was appointed as the governor of Aleppo. After Aksungur’s
death, his son Imād al-Din, was appointed as atabeg (atabey) of two sons of the
Seljukian Sultan of Iraq, Mahmud, thus the Zangi principality was formally
established. After his appointment, as a Muslim leader Imād al-Din started the
first serious attempt against Crusaders. As a result of his efforts, the Crusader
County of Edessa (Urfa) fell and was repossessed once again by the Muslims.
After Imād al-Din’s death, in accordance with the tradition of principality is
a shared property of the dynasty; the realm was divided into two; Mosul and Aleppo.
Following his father’s footsteps, Nur al-Din strived for the welfare of the
Muslim world. He fought against Crusaders for the sake of this ideal and he
caused them great losses. Nur al-Din had three main objectives to protect
Muslim world from primarily Crusaders and other non-Muslims. While two of his objectives
were realised by Salah al-Din al-Ayoubi, the third one was fulfilled after quite
some time by Fatih Sultan Mehmed (the conqueror). This article will discuss the
two objectives of Nur al-Din fulfilled by Salah al-Din.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 |