Sufis and sultans have great shares in the progress of Turkish poetry. Tekkes of sufis and and palaces of sultans are the places in which poetry flourishes as well as other fine arts. The sheikh of Erdebil Tekke and the founder of Safavid Dynasty, Shah Ismail, is one the exceptional personalities combining these two traditions in his body. Thus, Shah Ismail Hatayi has both his ghazels convenient for the sense of aesthetics shaped in terms of the expectations of palace atmosphere and poems whose religious and mystical emphasis are quite obvious. Shah Ismail has a deep impact by his poems convenient for islamic mysticism he converted with his political identity on not only heterodox Turkomans, the basic ethnical element of Safavids, but also Alevi-Bektashi tradition in the Ottoman geography. In this kind of his poems, Nesimi has an obvious impact. Habibi, Kisveri and Fuzuli who are the prominent poets of his own cultural atmosphere are influential. However, in formatting of his poetic identity, it is obvious that Ottoman and Jagatai poets also have impacts, despite not as much as the above mentioned poets’ impacts. Such is the case, Hatayi’s relation with the poets of Jagatai area is not emphasized enough and his interest in Ottoman poetry is absolutely ignored. On the other hand, there are records of the samples revealing Hatayi’s connection with Ottoman poets within the framework of nazire tradition and divans of Ottoman poets among the books in the treasury of Shah Ismail moved from his palace of Hest-Behişt in Tebriz to Topkapı palace.
Türk şiirinin gelişiminde sufilerin ve sultanların payı büyüktür. Sufilerin dergâhları, sultanların sarayları diğer güzel sanatların yanında şiirin de çiçeklendiği mekânlardır. Erdebil Tekkesinin şeyhi ve Safevi Devleti’nin kurucusu Şah İsmail, bu iki geleneği şahsında birleştiren müstesna kişilerdendir. Dolayısıyla Şah İsmail Hatayî’nin hem saray çevresinin beklentileri doğrultusunda biçimlenen estetik anlayışa uygun gazelleri hem de dinî-mistik vurgusu oldukça belirgin şiirleri vardır. Şah İsmail, siyasi kimliğiyle dönüştürdüğü tasavvuf anlayışına uygun şiirleriyle sadece Safevilerin temel etnik unsurunu oluşturan heterodoks Türkmenleri değil, Osmanlı coğrafyasındaki Alevi-Bektaşi geleneğini de derinden etkilemiştir. Bu tarz şiirlerinde Nesimî’nin etkisi belirgindir. Diğer şiirlerinde de kendi kültür çevresinin önde gelen şairlerinden Habibî, Kişverî ve Fuzulî’nin etkileri vardır. Ancak Hatayî’nin şair kimliğinin biçimlenmesinde, bu şairler kadar olmasa da, Osmanlı ve Çağatay şairlerinin de etkili olduğu eserlerinden anlaşılmaktadır. Böyle olduğu halde mevcut yayınlarda Hatayî’nin Çağatay sahasının şairleriyle ilişkisi yeterince vurgulanmamış, Osmanlı şiirine ilgisi ise tamamen göz ardı edilmiştir. Oysa nazire geleneği çerçevesinde Hatayî’nin Osmanlı şairleriyle alışverişini gösteren örnekler ve Şah İsmail’in Tebriz’deki Heşt-Behişt Sarayı’ndan Topkapı Sarayı’na taşınan hazinesindeki kitaplar arasında Osmanlı şairlerine ait divanların bulunduğuna dair kayıtlar vardır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | February 1, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Issue: 80 |
Ahmet Yesevi University Board of Trustees