Gazzâlî`ye göre, insanın anlama kabiliyetinin sınırları, rasyonel düşünmenin metafizik alandaki erişim alanıyla kısıtlanamaz. Rasyonel-mantıksal düşünme biçimi, karşılaştırma, tasnif, tefrik, analiz ve inşâ etme amacıyla hareket eder. Oysa, anlama, salt rasyonel-mantıksal düşünmenin ötesine geçer. Başka anlama biçimlerine tahsis edilecek yerimiz dâima olmalıdır. Dünyamızı şekillendiren fikirlerin, sadece fikirden ibaret olduğunu farz edemeyiz; onların nereden geldiklerini de önemsemeliyiz. Nitekim, Varlık hakkında hakikî bilgi, mahrem tecrübe yoluyla elde edilir. Mahrem tecrübeye dayalı bilgi, doğrudan içeriden ulaşılan bir bilgidir; dışarıdan değil. Bu, ancak hâl ve sıfatları değiştirerek, manevî zevk yoluyla mümkündür; dinleme ve tâlim yoluyla değil. Bu amaçla, öncelikle, yerilen özelliklerden kalp arındırılır ve orada bir aydınlanma olur. Çünkü idrâkin mahalli kalptir. Kalp ile tüm organlarımızı yöneten ve yönlendiren gayrı-cismânî bir şeyi kastediyoruz. Bu aydınlanmayla, daha önceden ismini duyduğumuz; belirsiz ve genel anlamlarıyla hayal ettiğimiz pek çok şey açığa çıkar ve görünür. Açığa çıkan anlamlar, mecâzî ve temsilî dille ifade edilir, soyut felsefî dille değil. Bu nedenle, kelimeleri Varlık ya da Hakikat için kullanırken, mümkün olduğu ölçüde, bir miktar semantik ve sentaktik kurallar gevşetilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2016 |
Gönderilme Tarihi | 1 Ocak 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 2016 Sayı: 1 |