Hanefi usulcülerin, şer’î hükümlerden biri olan
farzın, içerisinde şüphe bulunmayan kat’î delil ile sabit olmuş olmasını
gerekli görmeleri ve farzın inkarının küfrü gerektirdiğini söylemeleri
beraberinde bazı tartışmaları gündeme getirmiştir. Zira Hanefi fürû eserler
incelendiğinde kat’î delil ile sabit olmayan bazı fiillerin de farz olarak
isimlendirildiği görülmektedir. Söz gelimi namazdaki son oturuş, abdestte başın
dörtte birinin meshi gibi hususlar kat’î delil ile sabit olmadığı halde
Hanefiler tarafından farz olarak isimlendirilmiştir. Sonraki Hanefi fakihler bu
problemi çözme adına i’tikâdî ve amelî (içtihâdî ve zannî olarak da
isimlendirilmektedir) olmak üzere farzın iki türünün olduğunu ve inkârı küfrü
gerektirmeyen söz konusu farzların i’tikâdî değil amelî farz türünden olduğunu
belirtmişlerdir.
Amelî farz zannî/içtihadi farz vâcib kat’î delil-zannî delil
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2017 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 2017 Sayı: 34 |