In the classical sources, there is no theoretical discussion between the founding imams of the sects about whether non-Muslims are obliged to worship or not. On the other hand, some practical provisions preferred by the sects were the source of discussions on the obligation of non-Muslims to worship in later periods. In the following centuries, there was a theoretical difference of opinion among the methodologists on whether non-Muslims were obliged to worship or not. The majority of methodologists and Hanafi methodologists living in the Iraqi region claim that non-Muslims are obliged to worship. However, they also accept that non-Muslims cannot worship as long as they are on unbelief. In this case, the meaning of non-Muslims being obliged to worship means that they are responsible for first believing and then performing their prayers. If they do not believe and do not perform their worship, they will be punished for the unfulfilled worship in addition to the punishment for denial in the Hereafter. Contrary to the opinion of the majority, Central Asian Hanafi scholars argued that non-Muslims were not yet obliged to worship. In this study, the controversy and evidence regarding the obligation of non-Muslims to worship are discussed. In addition, it was aimed to determine the perspective of the schools on the subject and thus, an effort was made to present a modest contribution to the studies of fiqh method.
Klasik kaynaklarda mezheplerin kurucu imamları arasında gayr-i müslimlerin ibadetlerle mükellef olup olmadıkları noktasında teorik bir tartışma nakledilmemiştir. Buna karşın mezheplerin tercih ettiği bazı fürû hükümler daha sonraki dönemlerde gayr-i müslimlerin ibadetlerle mükellefiyetine ilişkin tartışmalara kaynaklık etmiştir. İlerleyen asırlarda usulcüler arasında gayr-i müslimlerin ibadetlerle mükellef olup olmadığı noktasında teorik görüş ayrılığı ortaya çıkmıştır. Usulcülerin çoğunluğu ve Irak bölgesinde yaşayan Hanefî usulcüler gayr-i müslimlerin ibadetlerle mükellef olduklarını ileri sürmektedirler. Ancak onlar gayr-i müslimlerin küfür üzerine bulundukları sürece ibadet yapamayacaklarını da kabul etmektedirler. Bu durumda gayr-i müslimlerin ibadetlerle mükellef olması, onların önce iman etmekle sonra da ibadetleri yerine getirmekle sorumlu olduklarını ifade etmektedir. Eğer iman edip ibadetlerini eda etmezlerse ahirette inkârın cezasına ek olarak eda edilmeyen ibadetlerin de cezasını çekeceklerdir. Çoğunluğun görüşüne aykırı olarak Orta Asya Hanefî usulcüleri gayr-i müslimlerin henüz ibadetlerle mükellef olmadıklarını ileri sürmüşlerdir. Bu çalışmada gayr-i müslimlerin ibadetlerle mükellefiyetine ilişkin tartışmalar ve istidlâller ele alınmıştır. Ayrıca ekollerin konuya bakış açısının tespit edilmesi amaçlanmış ve böylelikle fıkıh usulü çalışmalarına mütevazı bir katkının sunulmasına gayret edilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2022 |
Submission Date | October 13, 2022 |
Acceptance Date | December 12, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 22 Issue: 22 |
Bozok University Journal of Faculty of Theology (BOZIFDER) is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-Non-Derivatives 4.0 International Licence (CC BY NC ND).