Abstract
ÖZET
Amaç: Sezaryen ile doğum oranlarının artması adezyon formasyonu ilişkili komplikasyonlarda artışa neden
olmaktadır. Morbidite ve mortalite ilişkili bu komplikasyonları preoperatif öngörebilmek, perinatal sonuçlarda
belirgin iyileşme sağlayabilir. Çalışmanın amacı geçirilmiş sezaryen öyküsü olan olgularda skar özellikleri
ile intraperitoneal adezyonlar arasındaki ilişkinin değerlendirilmesidir.
Materyal ve metot: Prospektif olarak planlanan bu çalışmaya, üniversite hastanesinde, geçirilmiş sezaryen
endikasyonu ile elektif sezaryen ile doğum yapacak ve dahil edilme kriterlerini karşılayan toplam 101 hasta
dahil edilmiştir. Sezaryen skar özellikleri (pigmentasyon, cilt ile ilişkisi) preoperatif not edilmiştir. Takiben
intraperitoneal adezyon varlığına göre hastalar iki gruba ayrılmış ve perinatal sonuçlar değerlendirilmiştir.
Bulgular: Gruplar arasında yaş, vücut kitle indeksi (VKİ) ve gravida sayıları anlamlı fark izlenmemiştir
(p?0.05). İntraperitoneal adezyon olan hastalarda hiperpigmente skar varlığı anlamlı olarak daha yüksek
bulunmuştur (%43 vs %15, p?l0.001). Çevre cilt ile skar ilişkisi eleve, aynı düzlemde ve deprese olarak sınıflandırıldığında,
gruplar arasında skar yüksekliği açısından fark saptanmamıştır (p=0.21).
Sonuç: Skar özelliklerinin değerlendirilmesi, sezaryen sonrası bağ doku iyileşmesini pratik ve objektif şekilde
yansıtabilir. Ek olarak, bağ dokusu iyileşmesinin başka bir sonucu olan adezyon formasyonu gelişimini
öngörmede etkili olabileceği düşünülmektedir. Özellikle pigmentasyon artışının preoperatif değerlendirilmesi
ile batın içi yapışıklıklar hakkında bilgi sahibi olunabilir.
Anahtar Kelimeler: Skar; Adezyon; Sezaryen; Pigmentasyon
ABSTRACT
Objectives: Rising cesarean delivery (CD) rates leads to an increase in the adhesion related complications.
Prediction of these complications preoperatively may provide a significant improvement in perinatal
outcomes. The aim of this study was to evaluate the relationship between scar characteristics and
intraperitoneal adhesions in patients with a history of repeat CD.
Materials and Method: A total of 101 patients who underwent elective CD due to prior CD history were
included in this prospective study. Cesarean scar characteristics (pigmentation and association with
surrounding skin) were noted preoperatively. Subsequently, patients were divided into two groups in terms
of presence of intraperitoneal adhesion and the perinatal outcomes were evaluated.
Results: Age, body mass index (BMI) and gravidity were comparable between the groups (p?0.05).
Hyperpigmented scarring was significantly higher in patients with intraperitoneal adhesion (43% vs 15%,
p?0.001). There was no significant difference in scar height between the groups when the incision site
classified as elevated, abreast and depressed from the surrounding skin (p=0.21).
Conclusion: Evaluation of scar characteristics may reflect healing process of the connective tissue after CD.
In addition, it is thought that evaluating scars might be feasible in predicting adhesion formation, which is
another result of connective tissue healing. In particular, analyzing pigmentation rates preoperatively might
help predicting intraabdominal adhesions.
Key Words: Scar; Adhesion; Cesarean; Pigmentation