While being important in all areas serving human health, therapeutic interactionplays a key role especially for mental health professionals, who strive for healing individuals with mental distress. Psychosocial approach is important for mental health workers, and holistic view is essential for psychosocial approach.Intersubjectivity is both experience-oriented and relational psychotherapy theory. It is a process theory attempting to conceptualize the organization of personal experience and the variability of it. The theory argues that there cannot be an ‘isolated mind’, and therefore interaction processes can only be interpreted in context.The aim of this study is to understand and explore some of the experiences of a group of psychiatric nursing students who are in the process of learning therapeutic interaction practices, in the field of intersubjectivity.
The study employs the “convergent parallel mixed” pattern, one of the mixed research methods. Themixed method is a prominent approach, especially in areas that focus on human relations, with the ability to support the paradigm shift that has recently been experienced in the world of science. In this research, qualitative and quantitative data were collected together as needed. The data were analyzed separately and comparisons were made to determine whether the findings confirmed each other.
This study was carried out with students who were taking Psychiatric Nursing course in the nursingschool of a state university in the fall semester of 2017-18. The quantitative study group consisted of 42 girls and 22 boys while the qualitative study group consisted of 11 girls and 6 boys. Quantitative data: Socio-demographic Data Form, Relationship Scales Survey, Non-functional Attitudes Scale. Semi-structured individual interviews. SPSS 20.0 package program for quantitative data analysis, and NVivo 10 Analysis Program forqualitative data analysis were used.
The most common attachment type among the participants was found to be “dismissive avoidant”,and they were found to exhibit the most dysfunctional attitudes regarding independent attitudes. It has been determined that they are most interested in defense mechanisms in the field of therapeutic interaction learning. The most difficult moments during the application processes were when the patients talked about their losses of parents and children, and their traumatic memories of childhood.In the field of technical therapeutic application, they were found to have the most difficulty in therapeutic use of silence. Nearly all of the participants stated that they had experienced “a true holistic approach for the first time” in terms of approaching patients, and that they had experienced for the first time that ‘interaction by talking to a human being was healing’ in terms of interviewing patients.
It can be interpreted that, in the experience of therapeutic interaction application,students’ learning motivations, self-knowledge levels, attachment styles and dysfunctional attitudes are cyclically activated. In the experience of therapeutic interaction application, it can be interpreted that students’ learning motivations, self-knowledge levels, attachment styles and dysfunctional attitudes are cyclically activated. It may be suggested that ‘self-recognition’ studies be repeated in practice throughout the whole process, continue even after starting professional life, and include teachers as well as students.
Terapötik etkileşim, insan sağlığına hizmet eden tüm alanlarda önemli olmakla birlikte özellikle ruhsalsıkıntılar yaşayan bireylerde iyileştiriciliği hedefleyen ruh sağlığı profesyonelleri için temel konudur. Ruh sağlığı çalışanları için psikososyal yaklaşım önemli, psikososyal yaklaşım içinse bütüncül bakış esastır. Öznelerarasılık kuramı, hem deneyim odaklı hem de ilişkisel bir psikoterapi kuramıdır. Sistem içinde kişisel deneyimin örgütlenmesini ve bu konudaki değişkenlikleri kavramsallaştırma çabasındaki bir süreç kuramıdır. Kuram, ‘yalıtılmış bir zihin’ olamayacağı dolayısıyla etkileşim süreçlerinin ancak bağlamsal olarak ele alınarak anlamlandırılabileceğini savunur. Bu çalışmada bir grup psikiyatri hemşireliği öğrencisinin terapötik etkileşim uygulama öğrenim sürecindeki bazı deneyimlerinin öznelerarası alanda anlamlandırılması ve keşfi amaçlanmıştır.
Araştırmada, karma araştırma yöntemlerinden “yakınsayan paralel karma” deseni kullanılmıştır. Karmayöntem, son dönemde bilim dünyasında yaşanan paradigma değişimini destekler niteliklere sahip olmasıyla, özellikle insan ilişkilerine odaklanan alanlarda öne çıkan bir yaklaşımdır. Bu araştırmada -olması gerektiği gibi- nitel ve nicel veriler birlikte toplanmıştır. Veriler ayrı ayrı analiz edilerek bulguların birbirini doğrulayıp doğrulamadığını belirlemek için karşılaştırma yapılarak yorumlamaya gidilmiştir.
Bu araştırma bir devlet üniversitesinin Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik bölümünde 2017-2018 Eğitim-Öğretim Güz Yarıyılında Psikiyatri hemşireliği dersi alan öğrencilerle gerçekleştirilmiştir. Nicel çalışma grubu 42 kız, 22 erkekten; nitel çalışma grubu -aynı grup içerisinden- 11 kız, 6 erkekten oluşmuştur. Nicel veriler; Sosyo-demografik bilgi formu, İlişki Ölçekleri Anketi, Fonksiyonel Olmayan Tutumlar Ölçeği, Nitel veriler; Yarı yapılandırılmış bireysel mülakat görüşmelerinin dökümleri.Nicel verilerin analizi için SPSS 20.0 paket programı, nitel verilerin analizi için NVivo 10 analiz programı kullanılmıştır.
Katılımcıların en fazla kayıtsız bağlanma biçimine sahip oldukları ve en fazla bağımsız tutuma ilişkin işlevsel olmayan tutumlar sergiledikleri saptanmıştır. Terapötik etkileşim öğrenimi alanında en fazla savunma mekanizmalarına ilgi duydukları belirlenmiştir. Uygulama süreçleri esnasında en fazla zorlandıkları anlar; hastaların anne-baba-çocukları ile ilgili kayıplarını ve çocukluktaki travmatik anılarını aktardıkları anlar olmuştur. Terapötik teknik uygulama alanında en fazla sessizliğin terapötik kullanımında zorlandıkları belirlenmiştir. Katılımcıların tamamına yakını hastalara yaklaşım bağlamında; ‘ilk defa gerçek bir bütüncül yaklaşım deneyimlediklerini’, hastalarla görüşme bağlamında ‘ilk defa bir insanla konuşarak etkileşmenin gerçekten tedavi edici olduğunu’ deneyimlediklerini ifade etmişlerdir.
Terapötik etkileşim uygulama deneyimlerinde öğrencilerin; öğrenme motivasyonlarının, kendinitanıma seviyelerinin, bağlanma biçimlerinin ve işlevsel olmayan tutumlarının döngüsel olarak etkinleştiği yorumu yapılabilir. ‘Kendini tanıma’ çalışmalarının bütün süreç boyunca uygulamalı olarak tekrarlanması, mesleki hayata başladıktan sonra da devam etmesi ve öğrenciler kadar öğreticileri de kapsaması önerilebilir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Psychology |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | January 10, 2020 |
Submission Date | January 1, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 3 Issue: 5 |