Kıbrıs Adası stratejik bir konumdadır. Orta Doğu, Orta Asya ve Kafkaslardaki enerji kaynaklarının dış dünyaya bir konumdadır. Orta Doğu’da etkili olabilmek için önemli bir sıçrama tahtası pozisyonundadır açılmasını sağlayan. Ada, Güneyden Akdeniz’e emniyetli bir şekilde inmek, bölgedeki deniz ulaşımını kontrol altında tutan karasuları, kıta sahanlığı ve hava sahasının kontrolü ve stratejik savunma derinliği açısından Türkiye için de oldukça önemli bir bölgededir. 1960 yılında oluşturulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yapısı adada ki Rumların ve Türklerin büyük oranda işlerini, varlıklarını kendilerinin düzenlemeleri ve ayrı varlıklarını korumaları esasına dayanan bir arada yaşamayı öngören bir yapıydı. Fakat Rumların, bu hakkı reddetmesi ve buna yönelik şiddet uygulamaları nedeniyle bu formül bozulmuştur Kıbrıs sorunudur. AB Kıbrıs sorununu üyelik için bir koz olarak kullanmaktadır. AB,2004 yılında Güney Kıbrıs Rum Kesimini tam üye yaparak hem uluslararası hukuka aykırı . Kıbrıs Türk toplumunun anayasada öngörülen ve Garanti anlaşmasında teminat altına alınan birlikte belirleme hakkından soyutlanması, onların bir federal devlet oluşturulması beklentisiyle self- determination hakkına istinaden önce Kıbrıs Türk Federe devletinin ilanına, arkasından 1983’de bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Devleti’nin ilanına zemin hazırlamıştır. KKTC’nin varlığından ve adadaki oluşan durumdan dolayı yaklaşık 35 yıla yakın bir zaman sükunet sağlanmıştır. Son yıllardaki çekişmeli durum ise gerek Türkiye’nin gerekse Kıbrıs’ın AB ile olan ilişkilerinden kaynaklanmaktadır. Türk Dış Politikası’nın soğuk savaş sonrası oluşan en önemli gündem maddelerinden biride AB’ye tam üyeliktir. Fakat AB tarafından Türkiye’ye üyelik için öne sürülen engellerden biride davranmış hem de Kıbrıs sorununu daha da çıkmaza sürüklemiştir. Güney Kıbrıs Rum Kesimininin AB’ye tam üyeliği ile AB’nin Türkiye’ye yönelik baskı politikası giderek artmış ve Kıbrıs sorununun çözümünü bir müzakere silahı olarak kullanmıştır. AB, Kıbrıs sorununa yaklaşımında tarafların kimlik, güvenlik ve egemenlik konularında yumuşak güç unsurlarını yeterince devreye sokamamış, taraflar arasında denge ve tarafsızlık gözetmemiş, iki toplumlu projeler üretmemiş ve sorunun çözümünü Türkiye’ye yıkmıştır. Türkiye daima Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin arkasında durmaktadır. Kıbrıs sorunu Türkiye’nin güvenlik ve güvenilirliğini ilgilendiren bir konudur.
The Island Cyprus is at a strategic location, one that enables energy resources in Middle East, Central Asia and Caucasians to open up to the world. It has a significant stepping stone position to have influence over Middle East. The Island is at a crucial region also for Turkey in terms of a safe travel from the South into the Mediterranean Sea, the control and strategicdefense depth of territorial waters, continental shelf and air space serving to keep the marine transportation in the region under control. The Structure of the Republic of Cyprus which was originated in 1960 was a structure calling for a coexistence largely based upon the regulation of the business and wealth and the preservation of the separate entities by the Greek and Turkish in the island themselves. However this recipe was spoiled because the Greek rejected their rights and engaged in violence towards the issue. The isolation of Cyprus Turkish population from its joint determination right proposed in the constitutional law and secured via London and Zurich Agreements formed a basis for firstly the announcement of Turkish Federated State of Cyprus and then in 1983 the announcement of Turkish Cypriot State with regard to their self-determination right in the expectation of the formation of a federal state. The order has been maintained about 35 years due to the existence of Turkish Republic of Northern Cyprus and its condition in the island. The controversialissue over the recent years results from the relationship of both Turkey and Cyprus with EU. One of the significant agenda topics of Turkish Foreign Policy which developed after cold war is full membership in the EU. However one of the barricades put forward by card for the membership. By granting Greek Populated Southern Cyprus a full membership in 2004, the EU both acted improperly against the international law and dragged Cyprus problem further into a deadlock. The force policy of the EU towards Turkey gradually increased with the full EU membership of Greek Populated Southern Cyprus and the EU used the resolution of Cyprus problem as a negotiation weapon. In its approach towards Cyprus problem, the EU could not sufficiently activate its smooth power elements on the issues of identity, safety and domination of the parties, did not balance nor assume impartiality between the parties, did not produce bi-communal projects and pushed the resolution of the problem off on to Turkey. Turkey has always stood behind Turkish Republic of Northern Cyprus. The Cyprus problem is an issue
Other ID | JA83UK37RB |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | July 1, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 5 Issue: 10 |