Hicri V. asırdan itibaren ilim müesseseleri olarak ortaya çıkan medreseler
Selçuklu Sultanı Melikşah’ın veziri Nizamülmülk et-Tusî döneminde düzenli ve
sistemli ilim öğreten bir yapıya kavuşmuşlardır. Bu dönemden sonra medreseler
Belh, Nisabûr, Herât, İsfahân, Basra, Musul ve Mezopotamya gibi İslam dünyasının
farklı bölgelerine yayıldılar. Osmanlı’da kurumsal düzeyde en üst seviyede
eğitim-öğretim alanında hizmet veren medreseler 1924’te Tevhîd-i Tedrisât
Kanunu’yla resmen kapatılmışlardır. Bu süreçle birlikte Türkiye’nin batısında kapanan
medreselere karşın Doğu’da gayr-ı resmi bir şekilde günümüze kadar sınırlı
ve dar çerçevede de olsa bu eğitim-öğretim faaliyetini sürdürmeye çalışan medreseler
var olmuştur.
Bu çalışmada Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde varlığını fiilen devam ettiren
günümüz medreselerin eğitim programları içerisinde Kur’ân ve Kur’ân ilimlerine
ne derece yer verdikleri ve yine bu eğitim kurumlarında yer alan hocaların Kur’ân
ve Kur’ân İlimlerine yönelik birtakım düşünce ve uygulamalarının bir değerlendirilmesi
yapılacaktır. Bu bağlamda öncelikle sözkonusu programlarda Kur’ân’a dair
okutulan kitap ve metinlerin tespitinde bulunulacak; ardından bu eğitim kurumlarında
yetişip aktif halde bu programlarda görev yapan ilim adamlarıyla mülakatlarda
bulunarak Kur’ânî birikim ve anlayışları üzerinde durulacaktır. Bu çerçevede
mülakata tabi tutulan müderrisler, Diyarbakır, Bingöl, Şırnak, Siirt ve Şanlıurfa
gibi bizzat bu eğitimi yürüten kişilerden oluşacaktır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ekim 2016 |
Gönderilme Tarihi | 28 Haziran 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 1 Sayı: 2 |