Sosyolojik açıdan insan, toplumsal düzenin
koşullamasıyla somutluk kazanmakla birlikte yeni toplumsal düzenin oluşmasında
da en etkin unsur olarak öne çıkar; çünkü insan, toplumsal bir varlık olarak,
içerisinde bulunduğu şartlardan ve kazandığı tecrübelerden hareketle yeni bir
toplumsal düzen planlaması yapabilir. Nitekim bugünkü modern toplum düzenini
bir yönüyle Rönesans, bir yönüyle de Aydınlanma Çağı düşünürlerinin eserlerinde
dolaylı veya dolaysız bir şekilde çizilen tasavvurlara borçlu olduğumuz
ortadadır. Fakat bazen söz konusu tasavvurlar, gerçeklik sınırının ötesinde
somutluk kazanır. İşte bu noktada ütopik bir tasavvur ortaya çıkar.
Oluşturulması arzu edilen toplumsal düzenin salt fikir düzeyinde kaldığı bu tür
tasavvurlar, tarihin başından beri mevcuttur. Fakat ütopyanın net ve bugün
anladığımız biçimde ortaya çıkışı, 16. yüzyılda Thomas More’un Ütopya’sıyla
başlar; 20. yüzyılda ise distopyaların ortaya çıkışıyla ütopik metinler, hiç
olmadığı kadar çeşitlilik arz edecek noktaya gelir. Bu incelememizde modern
Türk edebiyatında Çehov tarzı hikâyeciliğin öncülerinden olan Sait Faik
Abasıyanık’ın eserlerinde çoğunlukla örtük bir şekilde çıkan ütopik unsurlara
yoğunlaşılacak ve onun ütopyacı itkiyi aşmayan mutlu gelecek tasavvuru
sebepleriyle betimlenmeye çalışılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | April 27, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 |