Kadına yönelik aile içi şiddet tüm
dünyanın her yerinde kadınların yaşadıkları evrensel ve ortak bir sorundur.
Kadınlara eş, sevgili gibi yakınları olan erkekler tarafından fiziksel, cinsel,
duygusal ve ekonomik şiddet uygulanmaktadır. Kadına yönelik aile içi şiddet,
kadının fiziksel, cinsel ya da psikolojik zarar görmesiyle sonuçlanan veya
sonuçlanması olası her türlü davranış şiddet eylemidir. Bu şiddet sınıf, etnik
köken, sosyo-ekonomik düzey farklılığı olmadan uygulanmaktadır. Kadın olmak, bu
şiddetin başlıca kaynağıdır. Bununla birlikte bazı etmenler uygulanan şiddetin
dozajını, boyutunu ve sürekliliğini artırmaktadır. Yoksulluk bu etmenlerin en
başında gelmektedir. 1980’li yıllarla birlikte pek çok ülkede uygulanmaya
başlanan yapısal uyum programları yoksulluğun, işsizliğin, gelir dağılımındaki
dengesizliğin artmasına neden olmuştur. Özelleştirme, serbestleştirme ve
esnekleştirme gibi neo-liberal iktisat politikaları yoksulluğu ciddi bir
küresel sorun haline getirmiştir. Artan yoksulluk, pek çok ekonomik, sosyal ve
psikolojik olumsuz etkilere neden olmaktadır. Bu süreçte gelir dağılımı
eşitsizliği, işsizlik, sosyal dışlanma, aile yaşamında çözülme gibi olumsuz
sonuçlarla birlikte aile içinde kadına yönelik şiddet de artmıştır. Şiddet bir
kısır döngü olarak yoksulluk riskini de artırmaktadır. Bu belirlemelerden
hareketle, çalışmada kadına yönelik aile içi şiddette yoksulluğun etkisi incelenmekte
ve ortaya konulmaktadır. Önemli bir kamusal sorun olan aile içi şiddet gören
kadınlara yardım edebilmenin ilk koşulu, kadına uygulanan şiddetin nedenlerinin
belirlenmesidir. Kadınların şiddet görme nedenlerinin saptanması, kadına
yönelik şiddetle mücadelede geliştirilecek politikalara katkı sunma açısından
önemlidir. Çalışma, Tokat Kadın Konuk Evinde (sığınma evi) kalan şiddet görmüş
kadınlarla yapılan alan araştırması verilerinin analiz sonuçlarına
dayanmaktadır.
Journal Section | case study |
---|---|
Authors | |
Publication Date | December 28, 2017 |
Submission Date | November 14, 2017 |
Acceptance Date | December 20, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 1 Issue: 2 |