Her toplumun şiire yüklediği anlam, devirden devire farklılıklar gösterir. Şiir kimi zaman ideolojilerin kimi zaman da duyguların aktarım aracı olarak karşımıza çıkar. Tanzimat Devri Türk edebiyatının ilk temsilcilerinden olan Şinasi, Namık Kemâl gibi şairler fikirlerini, diğer edebî türlerin yanı sıra, şiir aracılığıyla da yaymaya çalışırlar. Bu noktada şairlerin eserlerinde estetik kaygıdan çok bilgi verme, öğretme amacında oldukları görülür. Buna karşılık Abdülhak Hâmid ve Recâizâde Mahmut Ekrem’le birlikte Türk şiir dilinde estetik anlamda değişimler meydana gelir. Ayrıca romantizmin öne çıkardığı en önemli unsurlardan biri olan tabiat, şairin özlediği ve yaşamak istediği bir mekâna dönüşür. Yine bu şairlerimizle tabiatın farklı görüntüleri, ölüm, aşk ve melankoli gibi unsurlar şiirimizin başlıca temalarından olur. Tabiat algısı Tevfik Fikret ve Cenab Şahabeddin gibi şairlerle farklılaşır. Özellikle Tevfik Fikret dış dünyayı kendi karamsar psikolojisiyle birleştirir ve gördüğünü/görmek istediğini ya da kurguladığını bu algıya göre şiirleştirir. Yirminci yüzyılla birlikte modern psikoloji alanında çalışanların dikkati sanatsal yaratma süreçlerine yönelir. Bu çalışmalardan çıkarılabilecek en önemli sonuçlardan biri sanatkârların birbirine benzer ve sıra dışı hâller yaşadığıdır. Modern psikolojinin, sanatçıların yaşadığı hâllerle ilgili tespitleri, şairlerin dilinde farklı imgelerle ifadesini bulur. Bu yazı, şiir yazma süreçlerini şiirleriyle/şiirlerinde ifade eden başta Tevfik Fikret olmak üzere Abdülhak Hâmid Tarhan, Recaizâde Mahmut Ekrem ve Cenab Şahabettin’in şiirlerindeki imgelere odaklanmaktadır. Ayrıca şiirin anlamı, şiir dilinin değişimi, bu değişimin sebepleri gibi konuların yanında; adı geçen şairlerin kullandıkları imgeler üzerinden “karşılaşma, yoğunlaşma, değişim” gibi sanatsal yaratma süreçlerinin safhaları üzerinde durulmaktadır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Kasım 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 14 Sayı: 1 |